Hasır Üzerinde Namaz Kılmak (174. Hadis-i Şerif Dersi)

Hasır Üzerinde Namaz Kılmak

Enes bin Mâik (r.a)’den rivâyet olunduğuna göre, anneannesi Müleyke (r.a) Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’i, kendisi için hazırladığı bir yemeğe davet etmişti. Efendimiz (s.a.v) yemeği yedikten sonra:

“‒Haydi, kalkın, size namaz kıldırayım!” buyurdular.

Enes (r.a) der ki:

“Kullanıla kullanıla simsiyah kesilmiş (eski) bir hasırımız vardı. Hemen onu alıp üzerine (yumuşasın diye) biraz su serptim. Rasûlullâh (s.a.v) namaza durdular. Yetim ile berâber ben de ardında bir saf olduk. Ninem de arkamızda durdu. Rasûlullâh (s.a.v) bize iki rekât kıldırdıktan sonra ayrıldılar.” (Buhârî, Salât, 20)

Şerh:

Hasır, hurma yapraklarından örülmüş bir yaygıdır.

Bu hadîs-i şerîf, nafile namaz için cemâatin cevazına delildir. Hanefîlere göre, Terâvîh’ten başka, insanların birbirini davet ederek cemâatle nafile namaz kılması mek­ruhtur. Onlar, Müslim’deki rivâyete bakarak Peygamber Efendimiz’in kıldırdığı bu namazın farz olduğunu söylerler. Ancak iki kişi, birbirini çağırmadan tesadüfen bir araya gelirse, biri diğerine iktidâ ederek nâfile namazı cemaatle kılabilirler.

Bu hadîs-i şerîften, çocukların erkeklerle beraber bir safta durabileceği, kadınların ise ayrı safta ve en geride olmaları gerektiği anlaşıldığı gibi, ce­mâatin arkasında kadınların münferiden iktidâ etmelerinde de beis olmadığına hükmedilebilir.

Yine safların arkasında tek başına imama uyan kişinin namazının, noksanıyla birlikte sahih olduğu anlaşılıyor.

Hadiste zikredilen yetim çocuk, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in âzâdlısı Ebû Dumeyre’nin oğlu Dumeyre’dir.

İmâm Buhârî (r.a) bu bölümde gemi üzerinde namaz kılmaktan da bahseder ve şöyle der:

Câbir bin Abdullah ile Ebû Saîd Hudrî (r.a), geminin içinde ayakta namaz kıldılar. Hasen Basrî (r.a) (gemide ayakta mı, yoksa oturarak mı namaz kıldıracağını soran kimseye): “Ayakta durunca arkadaşlarına meşakkat vermeyeceksen ayakta kıldırırsın ve gemi ile beraber döner (kıbleden ayrılmazsın). Onlara meşakkat vereceksen o takdirde oturarak namaz kıldırırsın!” buyurmuştur.

Hareket eden gemide ayakta namaz kılan kimsenin umumiyetle başı döndüğü için onun oturarak kılmasına müsâade edilmiştir. Demir atmış veya bağlanmış gemide ise oturarak namaz kılmak icmâen câiz görülmemiştir.

Gemide kıbleye dönmek şarttır. Rükû ve secdeye kâdir olan kimse, nâfile bile olsa gemide îmâ ile namaz kılamaz.

Allah Rasûlü (s.a.v), “Humrâ” denilen küçük seccâde üzerinde de namaz kılarlardı. (Buhârî, Salât, 21)

Humrâ, hurma yapraklarından örülen küçük bir hasırdır. Âdeta yarım bir seccâde gibidir. Secde mahalline serilerek elleri ve yüzü yerin soğuk ve sıcağından koruduğu için bu ismi almıştır.

%d bloggers like this: