Kabirlere Doğru Namaz Kılmak
Hz. Âişe ve Abdullah bin Abbâs (r.a) şöyle buyurmuşlardır:
“Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) son hastalıklarında, (çektikleri zahmetten dolayı) hamîsa denilen yün elbiselerini mübârek yüzlerine örterlerdi. (Hamîsa) kendilerine sıkıntı verdikçe onu atıp yüzlerini açarlardı. İşte o halde iken:
«‒Allâh’ın lâneti yahûdi ve hristiyanların üzerine olsun! Peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler.» buyurdular. Maksatları, onların yaptığı hatâlardan ümmetini sakındırmaktı.” (Buhârî, Salât, 55)
Şerh:
Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz, aşırı derecede tâzîmin, eski ümmetlerde olduğu gibi, kendi ümmetini de putperestliğe kadar sürükleyebileceğinden endîşe ediyorlardı. Nitekim yahûdi ve hristiyanlar, peygamberlerinin kabirlerine doğru namaz kılmaya başlamışlardı.
Yahûdi ve hristiyan mâbedlerinde namaz kılmaya gelince Hz. Ömer (r.a):
“Biz, içlerinde resim ve heykeller bulunduğu için sizin kiliselerinize girmeyiz” buyurmuştur. (Buhârî, Salât, 54)
İbn-i Abbâs (r.a), kilise içinde namaz kılardı, ancak içinde heykel ve resimler bulunan kilisede kılmazdı. (Buhârî, Salât, 54)
Bahsedilen yerlerde namaz kılmak sadece mekruh sayılmıştır. Şu hadîs-i şerîf bunun haram olmadığına işaret etmektedir:
“Yeryüzü benim için mescid ve temizlik sebebi, temizleyici kılındı. Onun için ümmetimden birine namaz vakti nerede erişirse orada hemen namazını kılıversin!” (Buhârî, Salât, 55)
Bu hadîs-i şerîfin umûmu, Arz’ın hangi cüz’ü üzerinde olursa olsun namaz kılmanın cevâzına delâlet eder. İbn-i Battâl: “Bu umûmun içine kabristanlar, davar ağılları, kiliseler ve daha başkaları da girer” demiştir. (Aynî, IV, 194)