Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in İstikbâle Dâir Bazı Haberleri

Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in İstikbâle Dâir Bazı Haberleri

-Henüz Tahakkuk Etmeyenler-

Hz. Ömer (radıyallâhu anh) şöyle anlatır:

“Pey­gamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) içimizde ayağa kalkıp minbere çıktı ve yaratılışın başlangıcından Cennet ehli menzillerine, Cehennem ehli de menzillerine girinceye kadar her şeyi bizlere ha­ber verdi. Bu anlatılanları ezberleyen ezberledi, unutan da unuttu.” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 1. Bkz. Buhârî, İlim, 24)

*

Ebû Said el-Hudrî (r.a) şöyle der:

“Bir gün Rasûlullah (s.a.v) bize ikindi namazını gün akşama iyice meyletmeden kıldırdı. Sonra ayağa kalkıp bir konuşma yaptı. Bu hitâbesinde, kıyâmet kopuncaya kadar olacak her şeyi bize haber verdi. Bunları hâfızasında tutan tuttu, unutan da unuttu…” (Tirmizî, Fiten 26/2191; İbn-i Mâce, Fiten, 18; Hâkim, IV, 551/8543; Beyhakî, Şuab, VI, 309)

*

Huzeyfe (r.a) şöyle der:

“Rasûlullah (s.a.v) bir hutbe îrâd ederek o günden kıyâmete kadar olacak her şeyden bahsetti. Onu belleyen belledi, unutan da unuttu. Allah Rasûlü’nün haber verdiği ve fakat unutmuş olduğum o şeylerden biri vukûa gelince, öylesine canlı hatırlıyorum ki tıpkı, kişinin gördüğü bir şahsın yüzünü, o şahıs yokken hatırlamadığı hâlde bilâhare karşılaşınca hemen tanıyıvermesi gibi.” (Buhârî, Kader, 4; Müslim, Fiten, 23; Ebû Dâvûd, Fiten, 1/4240)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile (çarşı Pazar) dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek muhtaç kişi bulamaz…” (Buhari, Zekât 9; Müslim, Zekat 59)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Fırat nehrinin suyu çekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana çıkmadıkça kıyamet kopmaz. İnsanlar onun için birbirleriyle çarpışırlar. Her yüz kişiden doksan dokuzu ölür. Ama onların her biri de «Kurtulan ben olurum herhâlde!» diye düşünür.” (Müslim, Fiten 29. Ayrıca bkz. Buhârî, Fiten 24; İbni Mâce, Fiten 25)

“Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana çıkacaktır. O günü gören kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.” (Buhârî, Fiten 24; Müslim, Fiten 29-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Melâhim 13; Tirmizî, Sıfatü’l-cenne 26)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki kişi bir kabre uğrayıp üzerine abanarak:

«Keşke bu kabrin içinde ben olsaydım» demedikçe kıyamet kopmaz. Hâlbuki bu sözü ona söyleten din değil, belâ olacaktır.” (Müslim, Fiten, 53-54; Buhârî, Fiten, 22)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Kur’an’ı öğreniniz ve onu insanlara öğretiniz. Ferâiz ilmini öğreniniz ve onu insanlara öğretiniz. İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelmesi yakındır ki, iki kişi ferâize dâir bir mesele üzerinde tartışırlar da aralarında hüküm verip meseleyi halledecek bir âlimi bulamazlar.” (Heysemî, IV, 223)

*

Enes (r.a) şöyle buyurmuştur:

“Size öyle bir söz söyleyeceğim ki, benden sonra hiç kimse onu size söylemeyecektir: Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’den işittim, buyuruyordu ki:

«Kıyâmet alâmetlerinden olmak üzere ilim azalacaktır, cehil yayılacaktır, zinâ şâyiʻ olacak, her tarafa yayılacaktır. Kadınlar çoğalacak, erkekler azalacaktır. O derecede ki, elli kadının yalnız bir bakanı olacaktır».” (Buhârî, İlim, 21)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Elbisenin nakışı silinip gittiği gibi İslâm da silinip gider. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac ve umre nedir, sadaka nedir bilinmez. Allah Teâlâ’nın Kitâb’ı (Kur’ân-ı Kerîm) bir gecede kaldırılıp götürülür, yeryüzünde ondan tek bir âyet bile kalmaz. Bir takım çok yaşlı erkekler ve kadınlar kalır ve:

«‒Biz atalarımıza yetiştik, onlar lâ ilâhe illallâh cümlesini söylüyorlardı, biz de onu söylüyoruz!» diyecekler.”

Huzeyfe (r.a) bu hadisi anlatınca orada bulunan Sıla (r.a) kendisine:

“–O yaşlılar namaz nedir, oruç nedir, hacc nedir, sadaka nedir bilmezken Lâ ilâhe illallâh kelimesi onlara bir fayda sağlar mı?” dedi.

Huzeyfe (bu söze) cevap vermedi. Ama Sıla bu sorusunu üç kere tekrarladı. Her seferinde Huzeyfe ondan yüz çevirdi. Sıla (r.a) üçüncü defa tekrar edince:

“–Ey Sıla, kelime-i tevhid onları (hiç değilse ebedî) cehennemden kurtarır.” dedi ve bunu üç kere tekrar etti. (İbn-i Mâce, Fiten, 26)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“İsfahan yahudilerinden taylasanlı yetmiş bin kişi deccâlin ardından gider.” (Müslim, Fiten, 124)

Deccâl yahudi asıllı biri olduğu için[1], onlar kendisine büyük ilgi gösterecek ve onu destekleyeceklerdir.

Rasûlullah (s.a.v) Deccal’den bahsedip şöyle demiştir:

“Şayet ben aranızda iken çıkarsa, sizin önünüzde onun hasmı (mağ­lup edicisi) benim. Eğer ben aranızda yokken çıkarsa herkes kendisinin savunucusudur. Bütün müslümanları Allah’a emanet ediyorum. Sizden her kim ona erişirse, ona karşı Kehf (suresinin baş tarafını) okusun. Şüphesiz o fitneye karşı sizin için emandır…

Sonra Dımeşk (Şam)’in doğusundaki beyaz minarenin yanına İsa bin Meryem (a.s) inecek, Deccal’e yetişip Lüd kapısının yanında onu öldürecek” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Melâhim, 14/4321. Bkz. Müslim, Fiten, 110; İbn-i Mâce, Fiten, 33; Tirmizî, Fiten, 59; Ahmet, III, 420, IV, 226)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Allâh Teâla Hazretleri yeryüzünü benim için dürüp topladı, ben de doğusunu da batısını da gördüm. Ümmetimin mülkü, bana gösterilen yerlere kadar uzanacaktır. Bana iki hazine verildi: Kırmızı ve beyaz hazineler[2]. Ben Rabbimden, ümmetimi umumî bir kıtlıkla helak etmemesini, ümmetime kendi nefislerinden başka bir düşman musallat edip çoğunluğu helâk etmelerine, köklerini kazımalarına meydan vermemesini talep ettim.

Rabbim Teâlâ Hazretleri bu isteklerime şöyle cevap verdi:

“Ey Muhammed! Bir hüküm verdim mi artık o geri alınmaz. Ben senin ümmetini umumi bir kıtlıkla helak etmeyeceğim, kendileri dışında, çoğunu helak edecek bir düşman da musallat etmeyeceğim, hatta yeryüzünün her tarafında bulunanlar, onlar aleyhinde toplansalar bile. Ama kendi aralarında birbirlerini helâk edecek, birbirlerini esir alacaklar.” (Müslim, Fiten 19; Tirmizi, Fiten 14, (2177); Ebu Davud, Fiten 1, (4252)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Kaʻbe’yi, ince ve zayıf bacaklı bir Habeşli tahrib edecektir.” (Müslim, Fiten, 57-59)

*

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Şam fethedilir ve bir kısım insanlar âilelerini alıp hayvanlarını sürerek Medîne’den çıkıp dünya rahatı için oraya giderler, diğer insanları da buna teşvik ederler. Hâlbuki bilseler Medîne onlar için daha hayırlıdır. Sonra Yemen fethedilir ve bir kısım insanlar bu minval üzere âilelerini alarak Medîne’den çıkıp oraya giderler. Hâlbuki bilseler Medîne onlar için daha hayırlıdır. Sonra Irak fethedilir ve bir kısım insanlar yine aynı şekilde âilelerini alarak Medîne’den çıkıp oraya giderler. Hâlbuki bilseler Medîne onlar için daha hayırlıdır.” (Müslim, Hac, 496-497; Buhârî, Fedâilü’l-Medîne, 5)

*

“Bir gün gelecek, insanlar Medine’yi, en hayırlı ve güzel hâlindeyken terkedip gidecekler; orada sadece vahşi hayvanlar ve kuşlar kalacaktır.

Dünyada en son ölecek kimseler Müzeyne kabilesinden iki çobandır. Medîne’ye girmek isteyerek koyunlarına seslenirler. Ancak orayı ıpıssız, vahşi hayvanlarla dolu olarak bulurlar. Onlar da Vedâ Tepesi’ne gelince yüzüstü düşüp ölürler.” (Buhârî, Fedâilü’l-Medîne, 5; Müslim, Hac, 498, 499; Muvatta, Câmi 8)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Mutlakâ yahûdilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Hattâ bir kaya bile:

«‒Ey müslüman, işte bir yahûdi! Arkamda saklanıyor, gel, onu öldür!» diyecek.” (Müslim, Fiten, 79-82)

“Müslümanlarla yahûdiler savaşıp, müslümanlar onları öldürmedikçe kıyamet kopmaz! Hattâ bir yahûdî bir taşın ve ağacın ardına saklanır, ağaç veya taş:

«‒Ey müslüman, ey Allah’ın kulu! İşte bir yahûdi! Arkamda saklanıyor, gel ve onu öldür!» der. Ancak Ğarkad ağacı hâriç, çünkü o yahûdilerin ağaçlarındandır.” (Müslim, Fiten, 82)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Mehdî, benim neslimden, Fâtıma’nın evlâdından olacak!” (Ebû Dâvûd, Mehdî, 1/4284; İbn-i Mâce, Fiten, 34)

Mehdî benim neslimdendir; alnı geniş, burnu incedir. Dünya zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, o adâletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Mehdî, 1/4286; M. Yaşar Kandemir, Şifâ-i Şerîf Şerhi, II, 159)

*

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryemoğlu İsa’nın adalet sahibi olarak inmesi yakındır. O inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, (bu suretle) mal da o kadar çoğalacak ki, kendisine (zekât ya da sadaka) verilmek istenen kimse onu kabul etmiyecek.” (Buhârî, Büyû 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242, 243, 247, Hac, 216, Fiten, 34, 39, 110; Ebu Davud, Melahim 12, 14 (4324); Tirmizi, Fiten 21, 54, 59, 62)



[1] Müslim, Fiten, 90.

[2] Altın ve gümüş. Kisrâ ve Kayser’in hazîneleri. Irak ve Şam…

%d bloggers like this: