İkindi Namazı’nın Vakti
Seyyâr ibn-i Selâme (r.a) şöyle anlatır:
Ben ve babam, Ebû Berze el-Eslemî’nin yanına girdik. Babam ona:
“–Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) farz namazları nasıl kılarlardı?” diye sordu.
Ebû Berze (r.a) şöyle cevap verdi:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) sizin Salât-ı Ûlâ dediğiniz Öğle namazını, güneş semânın ortasından batı cihetine kaydığında kıldırırlardı. İkindi namazını kıldırırlar, birimiz namazdan sonra Medine’nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş henüz dipdiri bulunurdu.”
(Râvî Seyyâr dedi ki:) Ben Ebû Berze’nin Akşam namazı hakkında söylediği sözü unuttum. Ebû Berze (r.a) şöyle devam etti:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), sizin Ateme ismini verdiğiniz Yatsı namazını tehir etmeyi sever, tercîh ederlerdi. Bu namazdan evvel uyumayı ve ondan sonra oturup konuşmayı kerîh görürler, bundan hoşlanmazlardı. Sabah namazından da, insan kendi yanında oturanı tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman çıkar ve (bu namazda) altmışla yüz âyete kadar okurlardı.” (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 13)
Şerh:
Beş vakit namazın farzıyetini müteâkib Cibrîl (a.s)’ın gelip Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e kıldırdığı ilk namaz Öğle namazı olduğundan bu namaza “Salât-ı Ûlâ: İlk namaz” denilmiştir.
Yatsıdan evvel uyumak tenzîhen mekruhtur. Zîrâ uykuya dalmakla yatsı namazını kaçırma korkusu vardır. Uyandıracak kimse varsa bunda bir beis yoktur.
Yatsıdan sonra oturup konuşmak da mekruhtur. Çünkü bu da insanı, tâatten, gece ibâdetinden alıkoyduğu gibi, sabah namazının geçirilmesine de sebep olabilir. Bununla beraber ilim müzâkeresi, misafir ağırlamak, ehl ü ıyâl ile görüşmek gibi hayırlı işlerden dolayı uykuyu bir müddet geri bırakmakta hiçbir kerahet yoktur.
*
Enes ibn-i Mâlik (r.a) şöyle demiştir:
“Biz (vaktiyle) İkindi namazını kılardık. Sonra insan Benû Amr ibn-i Avf yurduna giderdi de onları İkindi’yi kılıyor bulurdu.” (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 13)
Şerh:
Amr ibn-i Avf Oğulları Medîne’ye iki mil mesafede Kuba’da otururlardı. Ziraatle meşgul oldukları için ikindi namazını biraz tehir ettikleri anlaşılıyor.
*
Enes ibn-i Mâlik (r.a) şöyle demiştir:
“Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v), Güneş henüz yüksek ve dipdiri iken İkindi namazını kıldırırlardı. (Namazdan sonra) Avâlî’ye giden insan oraya varırdı da güneş hâlâ yüksek bulunurdu.”
(Râvî der ki:) Avâlî’nin bâzı yerleri Medine’ye dört mil veya ona yakın mesafededir. (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 13)
Şerh:
Avâlî, Medîne civârında Necid cihetine doğru meskûn olan yerlerin ismidir. En yakın yeri iki, en uzak yerleri altı ilâ sekiz mil mesâfede idi. Mesâfe beyanından maksat Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in İkindi namazını ilk vaktinde kılmakta acele ettiklerini anlatmaktır.