Yatsı Namazı’nın Fazileti
Âişe (r.a) şöyle buyurur:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bir gece Yatsı Namazı’nı geç vakte kadar bırakmışlardı. Bu dediğim İslâm henüz yayılmadan evvel idi. O gece hücre-i saâdetlerinden çıkmadılar. Nihâyet Ömer (r.a):
«–Yâ Rasûlâllâh, kadınlar ve çocuklar uyudular!» dedi.
Bunun üzerine Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) çıkıp Mescid’deki müslümanlara:
«–Şu anda yeryüzü ehlinden sizden başka hiç kimse bu namazı beklemiyor!» buyurdular.” (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 22)
*
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a) şöyle buyurur:
“Ben ve gemide benimle (Medîne’ye) gelenler Bakî-i Buthân’a inmiştik. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz de Medîne’de idiler. Her gece Yatsı Namazı vaktinde Nebiyy-i Mükerrem (s.a.v) Efendimiz’in huzûruna bizimkilerden beş on kişi nöbetle giderlerdi. Bir defâsında arkadaşlarımla ben Nebî (s.a.v) Efendimiz’i, kendilerine âid bir iş ile biraz meşgul bulduk. (Ondan dolayı da) namazı gecenin yarısı oluncaya kadar geciktirdiler. Derken Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), (hücre-i saâdetlerinden) çıkıp hazır olanlara (namazı) kıldırdıktan sonra oradakilere:
«–Yavaş olun, acele etmeyin. Sizlere müjdem var! İnsanlar içinde sizden başka bu saatte namaz kılan hiçbir kimsenin bulunmaması Allâh’ın size hâs olan ni’metlerindendir!» veya:
«–Bu saatte sizden başka kimse namaz kılmadı!» buyurdular.
(Bu iki sözün hangisini buyurduklarını Ebû Mûsâ (r.a) kestiremiyor.)
Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’den işittiğimiz bu sözlere sevinerek yerimize döndük.” (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 22)
Şerh:
Eş’ârîler’in misâfir kaldığı Bakîu Buthân, Medine etrafındaki üç vâdiden biridir.
Taberânî, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in bu esnâda ordu techîzi ile meşgul olduklarını sahîh bir senedle tasrih eder.
Bu hadîs-i şerifler, Yatsı Namazı’nı gecenin ilk üçte biri geçinceye veya gecenin yarısına kadar tehir etmenin fazîletini beyân eder.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) Yatsı Namazı hakkında şöyle buyurmuşlardır:
“Bu namazı geciktiriniz! Çünkü siz onunla diğer ümmetlere üstün kılındınız. Sizden önce onu hiç bir ümmet kılmadı.” (Ebû Dâvûd, Salât, 7/421)