Yatsıdan Sonra Fıkıh Öğrenmek ve Hayırlı Bir İş Yapmak İçin Beklemek (258. Hadis-i Şerif Dersi)

Yatsıdan Sonra Fıkıh Öğrenmek ve Hayırlı Bir İş Yapmak İçin Beklemek

Kurra bin Hâlid (r.a) şöyle anlatır:

“Bir gün Hasan Basrî Hazretleri’ni ders verecek diye bekledik. Gecikti. Ni­hayet (mescidden ve dersten) kalkıp gideceği vakit yaklaşınca geldi ve:

«–Şu komşularımız beni çağırdılar» dedi. Sonra şöyle dedi: Enes (r.a) şöyle anlatmıştı:

«Bir gece Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’i hemen hemen gece yarısına kadar bekledik. Teşrif edip bize namaz kıldırdılar. Sonra bize hutbe îrâd edip şöyle buyurdular:

“Şimdi herkes namazlarını kılmış ve uyumuşlardır bile. Siz ise namazı beklediğiniz müddetçe hep namaz kılmış gibi oldunuz!”

Daha sonra Hasan Basrî (r.a):

«İnsanlar, bir hayrı gözetleyip bekledikleri müddetçe o hayrı yapmış sayılırlar» buyurdu.”

Kurre, “Bu son söz, Enes (r.a)’in Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’den naklettiği hadîs-i şerife dâhildir.” demiştir. (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 40)

Şerh:

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), Yatsı Namazı’ndan sonra beklemeyip hemen istirahate çekilmeyi ve böylece Gece Namazı ile Sabah Namazı’na kolayca kalkabilmeyi tavsiye ederlerdi. Bunun için de Yatsı’dan sonra lüzumsuz konuşmaları yasaklarlardı. Ancak İslâm’ı neşretmek, Müslümanların zarûrî ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara yardımcı olmak gibi ilmî ve hayrî faaliyetler için kendilerinin de geç vakitlere kadar çalıştıkları ve Müslümanlara müsâade ettikleri olurdu.

“İnsanlar, bir hayrı gözetleyip bekledikleri müddetçe o hayrı yapmış sayılırlar” cümlesinin Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e mi yoksa Hasan Basrî Hazretleri’ne mi âit olduğu husûsunda ihtilaf edilmiştir.

*

Abdullah bin Ömer (r.a) şöyle buyurur:

“Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) âhir hayâtında bir defâsında bize Yatsı’yı kıldırmışlardı. Selâm verince ayağa kalkıp:

«‒Bu geceyi görüyorsunuz ya, işte bu geceden îtibâren yüz sene sonra, bugün yeryüzünde olanlardan hiç kimse kalmayacaktır.» buyurdular.

İnsan­lar Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in bu kelâm-ı âlîsini anlamakta yanıldılar, biraz da korkuya kapılıp yüz sene hakkındaki şu malûm dedikodulara (yânî yüz sene sonra kıyamet kopacaktır demeye) daldılar. Hâlbuki Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v):

«Bugün yeryüzünde olanlardan hiç kimse kalmayacaktır» buyurmakla bu müddetin bu asırda yaşayanları yok edeceğini haber vermek istemişlerdi.” (Buhârî, Mevâkitu’s-Salât, 40; İlim, 41)

Şerh:

Bu hadîs-i şerîf de Yatsı’dan sonra fıkıh ve diğer hayırlı işler için oturup konuşmanın cevâzına delîldir.

Bu hadîs-i şerîf, aynı zamanda Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in mucizelerinden biridir. Âlimlerin istatistiklerine göre, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in bu haberi verdikleri hicrî 11. seneden itibâren yüz sene sonra, o gün hayâtta olanlardan hiç kimse kalmamıştır. En sona kalan sahâbî Ebu’t-Tufeyl Âmir ibn-i Vâsile (r.a)’dir. Bütün hadîsciler de bu zâtın hicrî 110 senesinde vefat ettiğinde müt­tefiktirler. Onun vefat ettiği gün yeryüzünde hiçbir sahâbî kalmamıştır. Allah Teâlâ hepsinden râzı olsun!

%d bloggers like this: