Ezan Okumak İçin Kur’a Çekmek
Ebû Hüreyre (r.a)’ten rivâyet edildiğine göre Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanlar, ezan okumakta ve ilk safta bulunmakta ne (bereketler, hayır)lar olduğunu bilseler de onlara nâil olmak için kur’a çekmekten başka çâre bulamasalar kur’a atarlar. (Her namazın) ilk vaktinde(ki cemaatlerde) olan (fazîlet)i bilseler (onlara yetişmek için) yarış ederler. Yatsı ile sabah (cemâatlerin)deki ilâhî lûtufları bilseler emekliye emekliye (veya sürtüne sürtüne) de olsa onlara gider (terketmez)ler.” (Buhârî, Ezân, 9)
Şerh:
Ömer ibn-i Hattâb (r.a) zamanında 15. Hicrî senede, bir öğle öncesi Kâdisiye fethedilmişti. Herkes yerine döndüğünde müezzinin şehîd olduğu meydana çıktı. Birçok kişi ezanı ben okuyayım diye nizâ ettiler. Başkumandan, Kâdisiye fâtihi ve Sâsânî Devleti’ne son veren Sa’d ibn-i Ebî Vakkâs (r.a)’a geldiler. O da kur’a ile birini müezzin tayin ederek ihtilâfı bertaraf etti.[1]
İlk safta namaz kılmak, imâm açıktan okuyunca Kur’ân dinlemek, Fâtiha’nın kıraatini müteakip “âmîn” diyebilmek, imamın tekbirlerini müteakip hemen tekbir almak, şayet imam birini yerine geçirmeye ihtiyaç duyacak olursa ona halîfe olmak gibi büyük ecir ve faydaları ihtivâ eder.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):
“Allah Teâlâ ilk saftakilere rahmet eder, melekler de duâ ederler.” buyurmuşlardır. (Ebû Dâvûd, Salât, 93/664)
Yine Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“Bir takım insanlar vardır ki birinci saftan geri kala kala nihâyet Allah Teâlâ onları Cehennem’e varmak üzere geriye bırakır.” (Ebû Dâvûd, Salât, 97/679)
Arka safta olanlar dâimâ ileri safların boşluklarını doldurmakla mükelleftirler. İleride yer varken arkadaki safa durmak doğru değildir. Bütün saflar dolduktan sonra sadece son safın eksik kalmasında ise bir beis yoktur. Cehennem ile tehdit edilenler, ön safta yer varken geriye duranlardır.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) birgün ashâbının yanına çıktıklarında:
“‒Meleklerin Rablerinin huzûrunda saf yaptıkları gibi saf bağlasanız olmaz mı?” buyurdular. Onlar:
“‒Yâ Rasûlallah! Melekler Rableri katında nasıl saf bağlarlar?” diye sordular. Efendimiz (s.a.v):
“‒İlk saftan îtibâren safları tamamlaya tamamlaya giderler ve safları sık tutarlar.” buyurdular. (Müslim, Salât, 119)
Ebû Mes’ûd (r.a) şöyle buyurur:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) namazda bizim omuzlarımıza dokunarak:
«Safları dümdüz tutun, farklı farklı hizâlarda durmayın ki kalpleriniz de farklı farklı düşüncelerde olmasın! Benim arkama aklı başında olanlarınız dursun, sonra onları tâkip edenler, sonra da onları tâkip edenler (derece derece) safa dursunlar!» buyurdular.”
Hadîsi rivâyet eden Ebû Mes’ûd (r.a) şöyle buyurdu:
“Bugün siz çok şiddetli ihtilaflara düşmüş durumdasınız, (çünkü saflarınızı düz tutmuyorsunuz).” (Müslim, Salât, 122)
Abdullah bin Mes’ûd (r.a) şöyle buyurur:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):
«Benim arkama yaşlı başlılar dursun, sonra derece itibariyle onlardan sonra gelenler dursun!» buyurdular ve bunu üç defa tekrarladıktan sonra:
«Pazar yerlerindeki keşmekeş(e benzemek)ten sakının!» buyurdular. (Müslim, Salât, 123)
[1] İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, II, 96; Aynî, Umde, V, 124; Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 577.