Ebû Katâde (r.a) şöyle anlatır:
“Bir defasında biz Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’le birlikte namazda iken birçok kimsenin koşuşma seslerini duydular. Namazı kıldırdıktan sonra:
«–Ne oluyorsunuz?» diye sordular. Ashâb-ı kirâm:
«–Namaza yetişmek için acele ettik!» dediler.
Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:
“–Hayır, öyle yapmayınız! Namaza geldiğinizde vakâr ve sekînetten ayrılmayınız. (Ağır ağır yürüyünüz). Namazın yetiştiğiniz kadarını (imam ile berâber) kılınız, kaçırdığınız rekâtleri de sonra kendiniz tamamlayınız!” (Buhârî, Ezân, 20)
Şerh:
Namaza niyet ederek evinden çıkan kişi zâten namazda sayıldığı için acele etmeye gerek yoktur. Bu sebeple namaza vakâr ve sekînetle yürüyerek gitmelidir.
İbn-i Sîrin (r.a), kişinin “namazı kaçırdık” demesini kerih görmüş, “namaza yetişemedik ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Buhârî (r.a) de “Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in sözleri daha doğrudur” diyerek bu hadîs-i şerîfi nakletmiştir. Allah Rasûlü (s.a.v) bu ifadeyi kullandıklarına göre bizim de kullanmamızda bir beis yoktur.