Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“(Vaktiyle) bir kimse yolda yürürken, yolu üstünde bir diken dalı gördü. Onu alıp yolun kenarına attı. Allah Teâla onun bu amelini kabul buyurdu ve onun günâhlarını mağfiret etti.”
Sonra Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:
“Şehîdler beştir: Tâûndan (vebâdan) ölen, karın (yani iç) hastalığından ölen, suda boğulan, yıkıntı altında kalıp ölen, bir de Allah yolunda şehîd olan.”
Yine Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:
“İnsanlar ezan okumakta ve birinci safta olan (hayır ve bereketleri) bilseler de (onları elde etmek için) kur’a çekmekten başka çare bulamasalardı, muhakkak kur’a çekerlerdi. Onlar namazı ilk vaktinde kılmaktaki fazileti bilselerdi, muhakkak ona koşarlardı. Yatsı ile Sabah namazlarında olan sevabı bilselerdi, emekleye emekleye de olsa bu namazlara gelirlerdi.” (Buhârî, Ezân, 32)
Şerh:
Hadîs-i şerîfin baş tarafında, yolculara zahmet verecek şeyi yoldan kaldırıp atmanın fazileti haber veriliyor. Memleket halkının rahat yolculuk yapabilmesi için umûmî yollar yapmak ve bunları güzelce muhafaza etmek de elbette bu fazîletin en yükseklerinden sayılmalıdır.
Bir diken dalını kenara atmak kadar kolay bir amel-i sâlih, Hak Teâlâ Hazretleri’nin kabulüne mazhar olur ve günahları affettirirse, daha büyük amel-i sâlihlere Cenâb-ı Hakk’ın ne büyük mükâfatlar ihsân edeceğini tasavvur edelim!