Enes (r.a), Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in şöyle buyurduklarını nakleder:
“Üzerinize, başı kuru (kara) üzüm tânesi gibi olan Habeşli bir köle bile idareci tayin edilse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz!” (Buhârî, Ezân, 54)
Şerh:
Kölenin, veled-i zinanın, bedevinin imametleri cumhura göre sahihtir. Hanefîler ise, köleyle veled-i zinanın imamlıklarını mekruh görürler. Çünkü bunlar insanlar tarafından hafife alınırlar. Lâkin bunlardan biri imamete geçtiğinde arkasında namaz kılınabileceğini ifade ederler.
İbn-i Ömer (r.a) şöyle demiştir:
“İlk Muhacirler, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in gelişlerinden önceKuba’daki Usbe isimli yere geldiklerinde, onlara Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim imamlık yapıyordu. Çünkü Kur’ân’ı en çok bilenleri o idi.” (Buhârî, Ezân, 54)
Köle, sebepsiz yere, herhangi bir zaruret olmadan cemaatle namaz kılmak için camiye gitmekten men edilemez. Zira Allah’ın hakkı, efendinin hakkından önde tutulmalıdır. Günümüzdeki işçi, memur ve hizmetçiler de aynı şekilde camiye gitmekten engellenmemelidir.
Bu hadîsin namaz ile münasebeti şu yöndendir: Kendisine vazife verilmiş olan vali, kumandan gibi kişilerin namazlarda imam olmaları Sünnet-i Seniyye gereğidir. Kölenin idarecilik ve valiliği sahih olunca, arkasında namaz kılmak da sahih olmalıdır.
Ebû Yûsuf ile İmâm Muhammed’e göre Mushaf’tan okuyarak namaz kılmak caizdir. Çünkü Mushaf’a bakmak da ibadettir. Yalnız hrıstiyanlara benzeme sebebiyle bunu kerahetle câiz görürler.