İbn-i Abbâs (r.a) şöyle anlatır:
“Ben bir gece teyzem Meymûne (r.a)’nın yanında kaldım. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) o gece Hz. Meymûne’nin yanında bulunuyorlardı. Allah Rasûlü (s.a.v) abdest aldılar. Sonra kalkıp namaza durdular. Ben de sol taraflarında namaza durdum. Beni tutup sağ taraflarına geçirdiler. On üç rekât namaz kıldılar. Sonra (uykuya mahsus) teneffüsleri duyulacak kadar uyudular. Zaten uyuyunca seslice teneffüs etmek âdetleri idi. Sonra müezzin kendilerini çağırmaya geldi. Bunun üzerine çıkıp namaz kıldırdılar ve tekrar abdest almadılar.” (Buhârî, Ezân, 58)
Şerh:
İbn-i Abbâs (r.a) çocukluk haliyle yalnız başına imama uyduğu zaman ne tarafta durulacağını bilemeyerek Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in sol taraflarına geçmişti. Allah Rasûlü (s.a.v) onu sağ taraflarına geçirdiler ve namaza devam ettiler. Bu durum, namazlarının bozulmadığının delilidir.
Cemaat tek kişi olursa imamın sağ tarafında ve hizasında durması lâzımdır. İmam Muhammed, ayaklarının parmaklarını imamın ökçesinin yanına koyarak hafif geri durması gerektiğini söylemiştir.
Uzanıp uyuduktan sonra abdest almadan namaz kılabilmek, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in husûsiyetlerindendir. Nebîlerin gözleri uyusa da kalpleri uyumaz.
İmâmın imamlığa niyet etmesinin şart olup olmadığında farklı görüşler vardır. Ebû Hanîfe (r.a): “İmâmın imamete niyet etmesi erkekler hakkında şart değil, kadınlar hakkında şarttır. Çünkü kadının imâmın yanında durması ile imâmın namazının bozulması ihtimâli vardır” demiştir. (Aynî, Kastallânî)