Hz. Ebû Bekir’in Kasîdesi

جُدْ بِلُطْفِكَ يَا اِلٰهِي مَنْ لَهُ زَادٌ قَلِيلٌ            مُفْلِسٌ بِالصِّدْقِ يَأْتِي عِنْدَ بَابِكَ يَا جَلِيلُ

ذَنْبُهُ ذَنْبٌ عَظِيمٌ فَاغْفِرِ الذَّنْبَ الْعَظِيمَ     اِنَّهُ شَخْصٌ غَرِيبٌ مٌذْنِبٌ عَبْدٌ ذَلِيلٌ

مِنْهُ عِصْيَانٌ وَنِسْيَانٌ وَسَهْوٌ بَعْدَ سَهْوٍ          مِنْكَ إِحْسَانٌ وَفَضْلٌ بَعْدَ إِعْطَاءِ الْجَزِيلِ

قَالَ يَا رَبِّ ذُنُوبِي مِثْلَ رَمْلٍ لَا يُعَدْ فَاعْفُ عَنِّي كُلَّ ذَنْبٍ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ

كَيْفَ حَالِي يَا اِلٰهِي لَيْسَ لِي خَيْرُ الْعَمَلِ      سُوءُ أَعْمَالِي كَثِيرٌ زَادُ طَاعَاتِي قَلِيـلٌ

عَافِنِي مِنْ كُلِّ دَاءٍ وَاقْضِ عَنِّي حَاجَتِي     إِنَّ لِي قَلْبًا سَقِيمًا اَنْتَ مَنْ يَشْفِي الْعَلِيلَ

قُلْ لِنَارِي اُبْرُدِي يَا رَبِّ فِي حَقِّي كَمَا قُلْتَ قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي اَنْتَ فِي حَقِّ الْخَلِيلِ

اَنْتَ شَافِي اَنْتَ كَافِي فِي مُهِمَّاتِ الْأُمُورِ                  اَنْتَ رَبِّي اَنْتَ حَسْبِي اَنْتَ لِي نِعْمَ الْوَكِيلُ

رَبِّ هَبْ لِي كَنْزَ فَضْلٍ اَنْتَ وَهَّابٌ كَرِيمٌ                  اَعْطِنِي مَافِي ضَمِيرِي دُلَّنِي خَيْرَ الدَّلِيلِ

هَبْ لَنَا مُلْكًا كَبِيرًا نَجِّنَا مِمَّا نَخَافُ              رَبَّنَا إِذْ أَنْتَ قَاضِي وَالْمُنَادِي جَبْرَائِيلُ

اَيْنَ مُوسٰى اَيْنَ ع۪يسٰى اَيْنَ يَحْيَ اَيْنَ نُوحٌ                           اَنْتَ يَا صِدِّيقُ عَاصِي تُبْ اِلَى الْمَوْلَى الْجَلِيلِ

 

Yâ İlâhî! Azığı az olan şu garibe lutfunla bol bol ihsanda bulun.

Ey Celîl olan Allah’ım, iflas etmiş olan bu kulun kapına sıdk ile gelmiştir.

Onun günahı çok büyük bir günahtır, Sen o büyük günahı mağfiret eyle.

O, garip bir şahıstır, günahkârdır, zelil bir kuldur.

Ondan; isyan, unutma, hata üstüne hata sâdır olmaktadır,

Sen’den ise, bol bol verdikten sonra bir de ihsan ve ikrâm zuhûr eder.

O der ki: Yâ Rabbî! Günahlarım kumlar gibi sayısızdır.

Bütün günahlarımı affeyle, hatalarımı güzel bir şekilde gizle, görmezden geliver.

Yâ İlâhî! Benim hâlim ne olacak, hayırlı bir amelim yok?!

Kötü amellerim pek çok, tâat ve ibadet azığım ise azın azı.

Bütün dertlerden kurtararak bana âfiyet ver, her türlü ihtiyacımı gider.

Benim hasta bir kalbim var, Sen ise hastalara şifâ verensin.

Yâ Rabbî! Benim hakkımda ateşe: “Serin ve selâmet ol!” de.

Hz. Halîl hakkında: “Ey ateş, serin ve selâmet ol, dedik”[1] buyurduğun gibi.

Sen Şâfî (Şifâ veren)’sin, Sen Kâfî’sin bütün mühim işlerde.

Sen benim Rabbim’sin, Sen her hususta bana yetersin, Sen benim için ne güzel bir Vekîl’sin.

Ey Rabbim, ihsân hazînelerinden bana bol bol ikramda bulun, zira Sen çokça veren ve nihayetsiz kerem sahibisin,

Kalbimden geçenleri ihsân eyle, bana en güzel şekilde hayır yollarını göster.

Cennet’ine koyarak bizlere büyük bir saltanat ver ve böylece bütün korktuğumuz şeylerden bizi kurtar,

Ey Rabbimiz, Sen kâdî (hâkim), münâdî de Cebrâîl olduğu gün.

Nerede Mûsâ, nerede Îsâ, nerede Yahyâ, nerede Nûh?

Sen ey Sıddîk, isyankâr âsî! Celîl olan Mevlâ’ya tevbe et ve bütün varlığınla O’na yönel!



[1] el-Enbiyâ, 69.

%d bloggers like this: