İstikâmet Üzere Olmak…

Ömer (r.a), ashâb-ı kirâma şu âyet-i kerimenin kimin hakkında nâzil olduğunu sordu:

“Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyve bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size âyetlerini böyle beyân eder.” (el-Bakara, 266)

Cemaat:

“–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir!” cevabını verdi.

Ömer (r.a) bu cevaba kızarak:

“–Biliyoruz veya bilmiyoruz, deyin!” dedi.

Bunun üzerine İbn-i Abbâs (r.a):

“–Bu hususta içimden bir şeyler geçiyor ey Mü’minlerin Emîri!” dedi.

Ömer (r.a) ona:

“–Söyle onu ey kardeşimin oğlu, kendini küçük görme!” dedi.

İbn-i Abbas (r.a):

“–Bu, bir amel için misal olarak verilmiştir” deyince Ömer (r.a):

“–Hangi amel için?” diye sordu.

İbn-i Abbas (r.a):

“–Herhangi bir amel için…” dedi. Ömer (r.a) de:

“–Zengin bir kimsenin durumu için. Bu zengin, Allah’a kulluk ve itaat üzere yaşarken, şeytan ona musallat olur. Zengin, onun iğvâsına kapılarak günahlar işler ve sonunda bütün sâlih amellerini batırıp hebâ eyler!” buyurdu. (Buhârî, Tefsir, 2/47)

Diğer rivâyete göre Ömer (r.a) şunları da ilave etmiştir:

“Âdemoğlu bağına bahçesine en fazla yaşlandığı ve evlâd ü ıyâli çoğaldığı zaman ihtiyaç duyar. Aynı şekilde amel-i sâlihlerine de en fazla kıyamet günü ihtiyaç duyar.” (Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, II, 47)

En mühim mes’ele, istikâmet sahibi olabilmektir. Yani bir insanın elde ettiği güzel hâl ve ahlâkı ömür boyu bozmadan devam ettirebilmesi… Nitekim “En büyük kerâmet istikâmettir!” denilmiştir.

%d bloggers like this: