Ben Müslüman Oldum!

Hz. Ömer (r.a), îmân ettiği ilk günleri şöyle anlatır:

“Müslüman olup da ezâ ve cefâ çekmeyen, mücâdele etmeyen kimse yoktu. Ancak bana kimse dokunamıyordu. Kendi kendime dedim ki:

«Müslümanlar çeşitli musîbetlere uğrarken, ben selâmette kalmak istemem!»

İslâm’a girdiğim gece düşündüm, Mekke müşriklerinden, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e karşı düşmanlıkta en aşırı giden kim ise, gidip ona müslüman olduğumu söylemeye karar verdim. Sabah olduğunda Ebû Cehil’in kapısını çaldım. Kapıya çıktı:

«−Hoş geldin ey Ömer! Ne haber getirdin?» dedi.

Ben:

«−Allah’a ve Rasûlü’ne îmân edip O’nun getirdiği bütün şeyleri tasdîk ettiğimi sana haber vermeye geldim!» deyince, lânet ederek kapıyı yüzüme çarptı.” (İbn Hişâm, I, 371)

Daha sonra Ömer (r.a), Kureyş’in azılı müşriklerinden dayısı Velîd ibn-i Muğîre’ye ve iki müşriğe daha giderek bu güzel haberi vermiş, fakat onlardan hiçbiri kendisine bir şey yapmaya cesâret edemeyerek, kapıyı yüzüne çarpmış, me’yûs bir şekilde evlerine çekilmişlerdi.

Abdullah b. Mes’ûd (r.a) şöyle buyurur:

“Ömer (r.a) müslüman olduğu günden beri biz hep izzetli olduk (Müslümanlığımızı açıklayabildik, müşriklerin eziyetinden korkmadık).” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 35)

“Hz. Ömer’in müslüman olması bir fetih, hicreti bir yardım, halîfeliği de bir rahmet idi! Ömer (r.a) müslüman oluncaya kadar Kâ’be’nin yanında açıktan namaz kılamadık. O müslüman olunca Kureyş müşrikleriyle mücâdele etti, onlar da bizi serbest bıraktılar. Böylece orada namaz kılabildik.” (Heysemî, IX, 62-63. Krş. İbn-i Saʻd, Tabakât, III, 270)

%d bloggers like this: