Beyaz Öküzün Yendiği Gün

Hz. Ali (r.a), arkadaşlarıyla oturmuş, Hz. Osman’ın hayâtından bazı şeyler naklediyor, onun insanlar arasındaki mevkiinden bahsediyordu. Sonra sözü onun şehâdetine getirdi ve:

“–Benim, sizin ve Osman’ın durumu neye benziyor, biliyor musunuz?” diyerek şu misâli anlatmaya başladı:

Sık ağaçlı bir ormanda üç tane öküz vardı. Birisi siyah, diğeri beyaz, öbürü de kırmızı idi.

Ormanda bir de aslan vardı, lâkin birlik ve beraberlik içinde oldukları ve yardımlaştıkları için onları yemeye gücü yetmiyordu. Siyah öküzle kırmızı öküze gelerek şöyle dedi:

“–Bu ormanda bizi diğer hayvanlara farkettiren şu beyaz öküzdür. Çünkü onun rengi açık ve dikkat çekici bir renktir. Onu yemem için bana bırakırsanız, orman hem benim hem de sizin için daha emîn bir yer olur.”

İki öküz:

“–Öyleyse, buyur, o senindir” dediler.

Aslan da beyaz öküzü bir güzel yedi. Çok geçmeden yine geldi. Kırmızı öküze:

“–Bu ormanda bizi diğer hayvanlara farkettiren şu siyah öküzdür. Çünkü onun rengi dikkat çekici bir renktir. Benimle senin rengin ise öyle değil. Onu yememe müsaade edersen orman bizim için daha emniyetli olur, orada birlikte yaşarız” dedi.

O da:

“–Buyur, ye!” dedi. Aslan siyah öküzü yedi.

Bir müddet sonra aslan kırmızı öküzün yanına gelip:

“–Seni yiyeceğim” dedi.

O da:

“–Öyleyse bana müsaade et, üç defa nidâ edeyim” dedi.

Aslan:

“–Tamam, istediğini söyle” dedi.

Kırmızı öküz yüksek bir sesle şöyle nidâ etti:

“–Dikkat edin, ben beyaz öküzün yendiği gün yendim! Dikkat edin, ben beyaz öküzün yendiği gün yendim! Dikkat edin, ben beyaz öküzün yendiği gün yendim!” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, VII, 562, no: 37933; İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 183; Ali el-Müttakî, no: 36308)

%d bloggers like this: