Hz. Osman (r.a) şehîd edileceği gün yirmi köle azat etti ve sonra da kendisine bir şalvar getirilmesini istedi. Onu giyip ipini sıkıca bağladı. Hâlbuki daha önce ne câhiliye ne de İslâm döneminde şalvar giymemişti. Sonra da:
“–Bu gece Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i rüyâmda gördüm. Yanında Ebû Bekir’le Ömer de vardı. Bana:
«–Sabret! Yarın orucunu bizim yanımızda açacaksın!» buyurdular” dedi.
Sonra Mushaf’ının getirilmesini istedi. Önüne açıp okumaya başladı. Mushaf önündeyken şehîd edildi. (Ahmed, I, 72; İbn Sa’d, III, 74; Heysemî, IX, 97)
Rivâyetlere topluca bakıldığında Hz. Osman (r.a), 12 senelik hilâfeti müddetince, kendisine karşı isyân edilmesini ve öldürülmesini gerektirecek mühim bir hata işlememiştir. Nitekim o, isyancıların tenkitlerini teker teker cevaplamış, bazı hareketlerinden dolayı da istiğfâr etmiştir. Hz. Osman (r.a), hilmi, saf tabiatı, merhameti ve yumuşak idâreciliğinin yanı sıra, bedevîlerin aşırılıkları ve İbn-i Sebe gibi bazı tahrikçilerin faaliyetleri neticesinde büyüyen fitnenin kurbânı olmuştur.
Hz. Osman’ın şehîd edilmesiyle birlikte, İslâm târihinde ardı arkası kesilmeyen pek çok hâdiseler, karışıklıklar, fitneler, savaşlar ve fırkalara bölünmeler başlamıştır. Nitekim gerek Hz. Osman devrinde tahrikçi güçler tarafından ortaya atılan fikirleri, gerek mevcut siyâsî ve içtimâî durumu nazar-ı îtibâra alan birtakım ilim adamları, bazı fırkaların doğuşunu bu devirden başlatır.[1]
[1] Sabri Hizmetli, “Tarihi Rivâyetlere Göre Hz. Osman’ın Öldürülmesi”, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1985, c. XXVII, 175-176.