Melekleri Kovmuş Olursunuz

Âsîler, Hz. Osman’ı öldürmek istediklerinde Yahûdî âlimlerinden iken müslüman olan Abdullah ibn-i Selâm (r.a) onun yanına geldi. Hz. Osman (r.a) ona:

“–Neden geldin?” diye sordu.

Abdullah (r.a):

“–Sana yardım etmeye geldim. Seninle şehîd oluncaya ya da seni bunlardan kurtarıncaya kadar yanında kalacağım. Öyle zannediyorum ki bu âsîler seni şehîd edecekler. Eğer böyle yaparlarsa, bu senin için hayırlı, onlar için ise şer olur” dedi.

Hz. Osman (r.a):

“–Hatırım için ricâ ediyorum, insanların yanına çık ve onları benden uzaklaştır. Yanımda olmandan, çıkıp bunu yapman benim için daha hayırlıdır. Allah seni ya hayra vesîle kılacak ya da senin vâsıtanla şerri defedecektir” dedi.

Abdullah (r.a) dışarı çıkınca “Sevindirici bir haber getirmiştir” diye başına toplandılar. O da ayakta vecîz bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:

“–Hiçbir peygamber şehîd edilmemiştir ki karşılığında yetmiş bin savaşçı öldürülmüş olmasın. Hiçbir halîfe öldürülmemiştir ki karşılığında otuz beş bin savaşçı katledilmiş olmasın. Bu yaşlı zâtı öldürmeye kalkmayın! Vallahi kim onu öldürürse kıyamet gününde eli kesilmiş ve sakat bir vaziyette Allah’ın huzuruna çıkar. Şunu iyi bilin ki bir babanın oğlu üzerinde nasıl hakkı varsa, şu yaşlı zâtın da sizin üzerinizde hakkı vardır.”

Bu konuşma üzerine hemen kalkıp:

“–Yahûdi yalan söyledi” dediler.

Abdullah ibn-i Selâm (r.a) onların bu sözü üzerine:

“–Bilâkis siz yalan söylediniz. Vallahi ben yahûdi değilim. Ben müslümanlardan biriyim. Bunu Allah Teâlâ, O’nun Rasûlü ve mü’minler sizden daha iyi bilirler. Ey insanlar, câhiliye devrinde benim ismim filân idi. Allah’ın Rasûlü (s.a.v) bana Abdullah ismini verdi. Benim hakkımda Allah’ın Kitâbı’nda âyetler vardır. Şunlar benim hakkımda inen âyetlerdendir:

«De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu (Kur’ân), Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğulları’ndan bir şâhit de bunun benzerini görüp inandığı hâlde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu hidâyete iletmez.» (el-Ahkâf, 10)

«Kâfir olanlar: “Sen rasûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin” derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab’ın ilmi olan kişi yeter.» (er-Ra’d, 43)

Allah’ın size karşı kınına konmuş bir kılıcı var. Allah Rasûlü’nün gelip yerleştiği şu beldenizde melekler size komşu kılındılar. Öyleyse şu zâtı öldürme husûsunda Allah’tan korkun, şu zâtı öldürme husûsunda Allah’tan korkun! Eğer onu öldürecek olursanız Allah’a yemin ederim ki komşularınız olan melekleri kovmuş olacaksınız ve Allah’ın size karşı kınında tuttuğu kılıcı sıyırmış olacaksınız. O kılıcı sıyırırsanız bir daha kıyamete kadar kınına girmeyecektir.”

Ancak âsîler onu dinlemediler ve:

“–Hem şu yahudiyi, hem de Osman’ı öldürün” dediler.

Kalkıp Hz. Osman’ın yanına girdiler ve onu şehîd ettiler.

Bunun üzerine Abdullah ibn-i Selâm (r.a) dışarı çıktı, devesinin üzerinde kalkarak şöyle dedi:

“–Ey Mısır ehli! Ey Hz. Osman’ın kâtilleri! Mü’minlerin Emîri’ni şehîd ettiniz. Ancak vallahi bundan sonra ahdiniz bozulmaya, kanınız dökülmeye ve mallarınız da taksim edilmeye devam edecektir! Su bulamaz olasınız!” (Bkz. Tirmizî, Menâkıb, 36/3803, Tefsir, 46; Heysemî, IX, 93)

%d bloggers like this: