Hz. Âişe (r.a) şöyle anlatır:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) vefat ettikleri hastalıkları esnâsında:
«–Bana ashabımdan birini çağırın!» buyurdular. Biz de:
«–Ey Allah’ın Rasûlü! Sana Ebû Bekir’i çağıralım mı?» dedik. Sükût buyurdular. Bunun üzerine:
«–Ömer’i çağıralım mı?» dedik, yine sükût buyurdular. Bunun üzerine:
«–Sana Osman’ı çağıralım mı?» dedik.
«–Evet!» buyurdular.
Osman (r.a) huzura geldi. Rasûlullah (s.a.v), Hz. Osman ile başbaşa kaldılar. Âlemlerin Fahr-i Ebedîsi ona bir şeyler söyledikçe yüzü renkten renge giriyordu.”
Osman (r.a), evinde muhâsara edildiği gün:
“–Ey Mü’minlerin Emîri, âsîlerle savaşmayacak mısınız?” denildiğinde şu cevâbı vermiştir:
“–Hayır, Rasûlullah (s.a.v) bana bir ahidde bulunmuşlardı. Şu anda ben ona kavuşmaktayım ve bu ahid üzere sabretmekteyim.” (İbn Mâce, Mukaddime, 11/113; Ahmed, I, 58, 69)