Saîd ibn-i Zeyd (r.a) anlatıyor:
Rasûlullâh (s.a.v) şöyle buyurdu:
“On kişi Cennet’tedir. Ebû Bekir Cennet’tedir, Ömer Cennet’tedir, Osman, Ali, Zübeyr, Talhâ, Abdurrahmân, Ebû Ubeyde, Sa’d b. Ebî Vakkâs Cennet’tedir.”
Saîd ibn-i Zeyd (r.a), bu dokuz kişiyi saydı, onuncuya gelince sükût etti. Dinleyenler:
“–Allâh adına yemin veriyoruz ey Ebü’l-A‘ver (Saîd b. Zeyd), onuncu kimdir?” diye sordular. Bu taleb üzerine mübârek sahâbî:
“–Mâdem Allâh adına yemin ettiniz, o zaman söyleyeyim:
«–Ebü’l-A‘ver Cennet’tedir.»” (Tirmizî, Menâkıb, 25/3748)
Saîd (r.a) diğer rivâyette sözünü şöyle bağlamıştır:
“–Allah’a yemin ederim ki onlardan (ashâb-ı kirâmdan) birinin, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’le birlikte yüzü tozlanacak kadar bir harp meydanında bulunuvermesi, sizden birinin ömrü boyunca sâlih ameller işlemesinden daha hayırlıdır. Velev kendisine Hz. Nûh’un ömrü verilse bile!” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 8/4650)
Nûh (a.s), uzun ömür sürmesiyle meşhûr olan bir peygamberdir. Onun ömrü husûsunda âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Andolsun ki biz Nûh’u kendi kavmine gönderdik de o dokuz yüz elli sene onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.” (el-Ankebût, 14)