Himâye

Yanlış bir haber üzerine Habeşistan’dan dönen Muhâcirler, Mekke’ye yaklaşıp da müşriklerin îman ettiğine dâir haberin asılsız olduğunu öğrendiklerinde, geri dönüp gitmek onlara çok ağır geldi. Mekke’ye himayesiz olarak girmekten de korktular. Aralarında uzun uzadıya konuştuktan sonra:

“–Mekke’ye girelim, Kureyşlilerin ne durumda olduklarına bakalım, sonra da Habeş ülkesine tekrar dönüp gidelim!” dediler.

Ancak müşrik olan akraba veya dostlarından birisinin himâyesinde, ya da müşriklere hiç görünmeden, gizlice Mekke’ye girebildiler. (İbn Sa’d, I, 206; İbn Esîr, Üsdü’l-ğâbe, III, 598)

Osman (r.a) da, akrabasından Saîd ibn-i Âs’ın himâyesine girdi. Saîd:

“–Ey Kureyş cemaati! Saîd ibn-i Âs, Osman ibn-i Affân’ı himâyesine aldı. Ona dokunmayınız!” diye Mekke’de nidâ ettirdi.

Osman (r.a), bu sûretle emniyete erdi ve sabah akşam Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in yanına gidebilme imkânına kavuştu. (Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, I, 227-228)

%d bloggers like this: