Takdim

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ

Cenâb-ı Hak büyük bir lûtufta bulunarak Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i bizlere en güzel örnek şahsiyet olarak ihsan eylemiş. Fahr-i Kâinât Efendimiz de ashâb-ı kirâmı ilâhî hakîkatlerle mükemmel bir şekilde terbiye ederek ümmetine nümûne rehberler ve yıldız insanlar hâline getirmiştir.

Bu sebeple ashâb-ı kirâmın hayatı ve hareketleri, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i aksettiren bir ayna mesâbesinde olmuştur. Her davranışlarında Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’i hatırlamış ve hatırlatmışlardır.

Hz. Ali (r.a)’ın şu sözleri bunu ne güzel ifâde eder:

“Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in ayağa kalktığını gördük biz de kalktık, oturduğunu gördük biz de oturduk.” (Ahmed, I, 83)

“Siz Peygamberiniz’in (s.a.v) Sünnet’inden daha üstün bir şeye ittibâ edemezsiniz!” (Ahmed, I, 121)

Abdullah ibn-i Ömer (r.a) da şöyle buyurur:

“–Biz hiçbir şey bilmezken Allah Teâlâ, Muhammed (a.s)’ı bize gönderdi. Biz Muhammed (a.s)’ı ne yaparken gördüysek aynen onun gibi yaparız!” (İbn-i Mâce, İkâme, 73; Ahmed, II, 65, 94; IV, 78)

Dolayısıyla sahâbe-i kirâmın, bilhassa Hulefâ-i Râşidîn’in hayatları ve hâtıralarıyla meşgul olmak, bizlere devamlı Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i hatırlatacak, Cennet’e yaklaştıran ve Cehennem’den uzaklaştıran yolu gösterecektir.

Hz. Osman (r.a) da Allah Rasûlü’ne en yakın sahâbîlerden biridir. İnsanlık tarihi boyunca hiçbir beşerin görmediği bir lûtfa mazhar olmuş, Allah’ın peygamberine, hem de en sevgili Rasûlü’ne iki defâ damat olmuştur. Bu sebeple o, nübüvvet âilesine en yakın şahsiyetlerden biridir. Dolayısıyla onun hâtıralarını okurken mânevî bir haz alacağımız muhakkaktır.

Osman (r.a) denilince akla ilk gelen “Kur’ân-ı Kerîm”dir. O Kur’ân’ı ezberlemiş, çokça okumuş ve hükümleriyle amel etmiştir. Pek çok kişi Hz. Osman’ın bir rekâtta hatim indirdiğine şâhit olmuştur. Halîfeliği esnâsında Kur’ân’a hizmet etmiş, onu tekrar toplayıp çoğaltmış ve belli İslâm merkezlerine göndermiştir. Bu hizmeti sebebiyle “Câmiu’l-Kur’ân: Kur’ân’ı toplayan” ünvânını haketmiştir. Ve nihâyetinde Kur’ân-ı Kerîm okurken şehîd edilmiştir…

Bunun yanında, Hz. Osman denildiğinde akla muazzam bir “hayâ hissi” gelir. O mübârek şahsiyet “hayâ”nın timsâlidir.

Yine Osman (r.a) denilince tam mânâsıyla bir “iffet hâli” hatıra gelir. Çünkü Hz. Osman’ın hayâtı, “iffet”in bütün nezâhet ve nezâketiyle yaşandığı bir hayattır. Bu sebeple Osman (r.a), Yûsuf (a.s)’dan sonra iffetin de timsâli sayılır.

Osman (r.a) denilince akla gelen en mühim hususlardan biri de, sınırsız bir “infâk” anlayışıdır. Yani o, aynı zamanda “cömertlik”in de timsâli olmuştur. Hâsılı onun hayatı hep zirvelerde geçmiştir.

İnşaallah bu kitapta Hz. Osman’ın yaşadığı zirvelerden hâtıralar okuyacak ve bunları hayatımıza tatbik etme gayreti içinde olacağız.

Son olarak, “111 Hâtıra” serisinin ortaya çıkmasına sebep olan ve devam etmesi için büyük bir gayret sarfeden Pek Muhterem Ağabeyim Yusuf Selman Tan Beyefendi’ye sonsuz teşekkürlerimi arzediyor, kendilerine duâlar ediyorum.

Dr. Murat Kaya

11.09.2015

Üsküdar

%d bloggers like this: