Hazarda Teyemmüm

Ebû Cüheym (r.a) şöyle buyurur:

“Bir defasında Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Bi’r-i Cemel tarafından teşrîf ediyorlardı. Kendilerini biri karşılayıp selâm verdi. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) onun selâmını hemen almadılar. (Oradaki bir) duvara yöneldiler, (duvara el dokundurup) yüzlerine ve ellerine mesh ettiler, ondan sonra o kimsenin selâmını aldılar.” (Buhârî, Teyemmüm, 3)

Şerh:

Hazar”, “Sefer”in zıddıdır. Yani kişinin yolcu olmaması, mukîm olması, memleketinde ve evinde bulunması hâlidir.

Bi’r-i Cemel, Medîne-i Münevvere’ye yakın bir yerin ismidir.

“Selâm” Cenâb-ı Hakk’ın Esmâ-yı Hüsnâ’sından olduğu için, Efendimiz (s.a.v), selâm almak için de olsa o mübârek ismi abdestsiz anmak istememişlerdir. Buradan, Yüce Rabbimizin isimlerini abdestli bir şekilde zikretmenin müstehap olduğu anlaşılıyor. Bazı âlimler, abdestsiz zikrin ilk zamanlar câiz olmadığını, bu hükmün daha sonra Abdest Âyeti ile neshedildiğini söylemiş ve Hz. Âişe validemizin; “Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), her ânında Allah Teâlâ’yı zikrederlerdi”[1] sözünü delil olarak getirmişlerdir.

Kişi, su bulamadığında ve namazın kaçmasından korktuğunda hazarda da teyemmüm edebilir.

Hasan Basrî (r.a), “Hastanın yanında su bulunur da onu kendisine verecek biri olmazsa teyemmüm eder.” buyurmuştur. (Buhârî, Teyemmüm, 3)


[1] Müslim, Hayz, 117; Ebû Dâvûd, Tahâret, 9/18; Tirmizî, Deavât, 9/3384; İbn-i Mâce, Tahâret, 11.

%d bloggers like this: