Bir Rekâtta İki veya Daha Fazla Sûre Okumak (320. Hadis-i Şerif Dersi)

Ebû Vâil şöyle anlatır:

“Bir gün Abdullah ibn-i Mesʻûd’a biri gelip:

«–Bu gece ben bütün Mufassal sûreleri bir rekâtta okudum» dedi.

İbn-i Mesʻûd (r.a) cevâben:

«–Şiir okur gibi acele acele mi? Vallâhi ben Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in nazâirden hangilerini bir araya getirdiklerini biliyorum» deyip her rekâtta ikişer sûre olmak üzere Mufassal’dan yirmi sûre saydı.” (Buhârî, Ezân, 106)

Şerh:

Mufassal sûreler, Hucurât’tan Kur’ân’ın sonuna kadar olan sûrelerdir.

Nazâir, âyet miktarı birbirine yakın olan sûrelere denir.

İbn Mesʻûd (r.a) bu sözüyle Kur’ân’ı teressül ve tedebbürle yani ağır ağır, manasını düşünerek okumak gerektiğini söylemek istemiştir. Âlimlerin çoğunluğu, Kur’ân’ı tefekküre mâni olacak şekilde hızlı okumanın mekruh olduğu görüşündedirler. Tefekkür ederek okumanın ecri daha büyüktür. Kur’ân kalbe tesir edip de orada kökleştiği vakit insana faydası daha büyük olur.

Bu rivayetten anlaşıldığına göre, namaz kılarken bir rekâtta Fâtiha’dan sonra iki veya daha fazla sûre okunabilir.

Aynı şekilde bir sûrenin baş tarafından, ortasından ve son kısmından bir miktar okumak, bir sûreyi iki rekâta taksim etmek de mümkündür.

Aynı sûreyi her iki rekâtta tekrar etmeyi câiz görenler de olmuştur.

Ahnef ibn-i Kays (r.a) sabah namazının ilk rekâtında Kehf Sûresi’ni, ikinci rekâtında Yûsuf veya Yûnus Sûresi’ni okuyup, sabah namazını Hz. Ömer’in arkasında bu sûrelerle kıldığını söylemiştir. (Buhârî, Ezân, 106)

Bu rivayete göre sûre tertibine riâyet edilmediği gibi ikinci rekâtta, birinciden daha uzun okunmuştur.

Ancak Hanefîler, kıraatte sûrelerinin tertibine riâyet etmemeyi, yani ilk rekâtta bir sûreyi okuduktan sonra ikinci rekâtta ondan önceki sûrelerden birini okumayı mekruh görmüşlerdir.

İlk rekâtta daha uzun, ikincide daha kısa okumanın da müstehap olduğu söylenmiştir.

%d bloggers like this: