وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ ﴿186﴾
“Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edene karşılık veririm. O halde doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler.” (Bakara 2:186)
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَت۪ي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِر۪ينَ ﴿60﴾
“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, duanıza karşılık vereyim. Bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min 40:60)
اُدْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَ ﴿55﴾
“Rabbinize yürekten ve için için dua edin. Çünkü o, haddi aşanları sevmez.” (Aʻrâf 7:55)
قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا ﴿77﴾
“(Resûlüm!) De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? Oysa siz yalanladınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!” (Furkân 25:77)
Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Dua, kulluğun özüdür.” (Tirmizî, Deavât, 1/3371)
“Dua, ibadetin tâ kendisidir” (Ebû Dâvûd, Vitr, 23/1479; Tirmizî, Tefsîr, 2/2969)
“Kime dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılır. Allah’ın en çok sevdiği şey, kendisinden âfiyet istenilmesidir. Dua, inen ve inmeyen (belâlara karşı) faydalı olur. Onun için ey Allah’ın kulları, duaya sarılınız.” (Tirmizî, Deavât, 101/3548)
Allah’tan başka kimse dualara icabet edemez.
اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿194﴾
Aʻrâf 7:194
DUA YÜREKTEN VE İÇTENLİKLE YAPILMALIDIR
هُوَ الْحَيُّ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۜ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿65﴾
Mü’min 40:65
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ ﴿153﴾
“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2:153)
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Herhangi biriniz; «Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul buyurmadı» diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul edilir.” (Buhârî, Deavât, 22; Müslim, Zikir, 90, 91. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vitir, 23; Tirmizî, Deavât, 12; İbn-i Mâce, Dua, 7)
Dualar kabul olup sıkıntılar bittikten sonra itaat ve istikametten ayrılmamak gerekir.
قَالَ قَدْ اُج۪يبَتْ دَعْوَتُكُمَا فَاسْتَق۪يمَا وَلَا تَتَّبِعَٓانِّ سَب۪يلَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ
Yûnus 10:89
Geceleri uykudan fedakarlık ederek seher vakti kaygı ve ümid arasında dua edenler, onları Allah övmektedir
تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًاۘ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ ﴿16﴾
Secde 32:16
HER FIRSATTA DUAYA SARILMALIDIR
وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿201﴾
“Onlardan bazıları şöyle yakarır: ‘Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru (Bakara 2:201)
Kendimize, yakınlarımıza ve bütün müminlere dua etmeliyiz.
رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ ﴿41﴾
İbrâhîm 14:41
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يرًاۜ
İsrâ 17:24
رَبِّ اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَلَا تَزِدِ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا تَبَارًا ﴿28﴾
Nûh 71:28
Geçmişler için dua etmelidir.
وَالَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟ ﴿10﴾
Haşr 59:10