YEDİNCİ KISIM / Hz. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V)

Rahmet Peygamberi: Hz. MUHAMMED MUSTAFÂ (S.A.V)

1. Çocukluğu ve Gençliği

Rasûlullah r, mîlâdî 571 yılının 20 Nisan’ına tesadüf eden 12 Rabîulevvel Pazartesi sabahı, Güneş doğmadan az evvel Mekke-i Mükerreme’de dünyamızı şereflendirdi. Onun mübârek soyu Hz. İsmâîl’in oğlu Kayzar sülâlesinin en şereflisi olan Adnân’a kadar uzanır.[1] Rasûlullah r, Kureyş kabilesi içinde, gerek baba ve gerek anne yönünden en temiz ve en şerefli bir âileye mensuptur.

Muhterem babası Abdullah Şam’a ticâret maksadıyla gitmiş, dönüşte Medîne’de hastalanarak Allah Rasûlü’nün doğumundan iki ay evvel vefât etmişti. Peygamber Efendimiz, iklim şartları daha güzel bir bölgede yetişerek daha sıhhatli olması ve Arapça’yı daha fasih konuşabilmesi için, dört yaşına kadar sütannesi talihli kadın Halîme Hatun’un yanında büyütüldü. Altı yaşına geldiğinde, annesi Hz. Âmine, hizmetçileri olan Ümmü Eymen’i de yanına alarak Efendimiz’i, babası Hz. Abdullah’ın kabrini ziyâret için Medîne’ye götürdü. Dönüşte Hz. Âmine hastalandı. Ebvâ Köyü’nde vefât etti. Oraya defnedildi. Peygamber Efendimiz r bu sûretle anneden de yetim kalmış olarak Mekke’ye döndü. Artık dedesinin yanındaydı. Fakat sekiz yaşında iken, dedesi Abdülmuttalib de vefât etti. Daha sonra onu amcası Ebû Tâlib yanına aldı ve fedâkârâne bir sûrette himâye etti.

Peygamber Efendimiz’in yetim çocukluğu ile gençliği, büyük bir nezâhet ve ulviyet içinde geçiyordu. Bir müddet çobanlık yaptı. Daha sonra ticaretle meşgul oldu.[2] Dürüstlüğü ve alışverişteki adâleti ile herkes tarafından tanındı, saygınlık ve îtibar kazanarak “el-Emîn: En emniyetli kişisıfatını aldı. Güvenilirlik âdeta onun ikinci bir ismi olmuştu. 25 yaşlarına geldiğinde Mekke’de sadece el-Emîn ismiyle çağrılıyordu.[3] Müşrikler kendi yandaşlarına değil, “Muhammedü’l-Emîn”e güveniyor ve kıymetli eşyalarını ona emânet ediyorlardı.

Kâbe tamir edilirken Hacer-i Esved’i yerine koyma husûsunda ihtilâfa düştükleri zaman, hepsi de Peygamber r Efendimiz’in hakemliğine îtirazsız teslîm olmuştu. O da fetânetiyle büyük bir savaşı önlemişti.

Allah Rasûlü r nübüvvetten önce de mürüvvet itibârıyla kavminin en üstünü, soy itibârıyla en şereflisi, ahlâk bakımından en güzeli idi. Komşuluk hakkına en ziyâde riâyet eden, hilim ve sadâkatte en üstün olan, emniyet ve güvenilirlikte en önde gelen, insanlara kötülük ve eziyet etmekten en uzak duran o idi. Hiç kimseyi kınayıp ayıpladığı, hiç kimseyle münâkaşa ettiği görülmemişti. (İbn-i Hişâm, I, 191; İbn-i Sa’d, I, 121)

Rasûlullah r, yirmi beş yaşlarına varınca, Mekke’nin şerefli ve asil kadını Hz. Hatice c, onun dürüstlüğüne hayran kalmış, kendisine evlenme teklîfinde bulunmuştu. Hatice vâlidemiz, Peygamber Efendimiz’den on beş yaş büyük, çocuklu ve dul bir hanımdı. Hz. Peygamber r, onunla insanlığa numûne olacak son derece nezih ve huzurlu bir âile yuvası kurdu.



[1] Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 28; İbn-i Hişâm, I, 1-3; İbn-i Sa’d, I, 55-56.

[2] Buhârî, İcâre, 2; Ebû Dâvud, Edeb, 17, 82; Hâkim, III, 200.

[3] İbn-i Sa’d, I, 121, 156.

%d bloggers like this: