b. Risâle-i Besmele Tercümesi

Müellif bu risaleyi yazmadaki niyetini şu şekilde ifade eder:

“Besmele-i şerife hakkında vârîd olan ehadisi şerife ve hikâyâtı merğubeyi cemʻ ve tertîb eyledim ki talibine istifadede enfa ve hıfzda eshel ola.”[1]

Besmelenin Kur’ândan olup olmaması ile alakalı tefsîr kitaplarımızda mevcut olan malum tartışma ve besmele ile ilgili diğer konular burada da görülmekte, görüşler nakledilmekte, gerekli açıklamalar yapılmaktadır. Besmelenin beyânı fezaili ve mirac gicesinde Peygamber Efendimizin besmele-i şerifeden dört nehrin aktığını rü’yetleri diye iki konu başlığı sayfa kenarlarına kaydedilmiştir. Bu risale, Kırk Hadis Şerhi kitabının 36-52 sayfaları arasında yer almaktadır. Teavvüz risalesi tarzında kaleme alınmış olmakla birlikte daha kısadır ve daha fazla hikâye ihtiva etmektedir. Besmelenin fazileti hakkındaki hikâyelerden ikisi şöyledir:

Ömer b. Hattab radıyallahu anhu’l-Vehhâb Hazretlerinin zamanı hilafetlerinde Kayser-i Rum, müşarun ileyhe mektub yazub temenni eyledi ki:

«–Benim bir oğlum var ana bir baş ağrısı arız olub def’ine hukema bir çare bulamadılar. Lutfen bir deva inayet buyur.»

Hazreti Ömer dahi ol vaktin elbise-i ra’siyyesinden olarak başa giyilecek bir şey irsal buyurdular. Ol şeyi başına giydiği anda Kayser-i Rum’un oğlunun baş ağrısı mündefi’ olub çıkardıkda yine ağrır idi. Gayet teaccüb ve merakından ol şeyi söküb bakdı ki derununa besmele-i şerife yazılu bir kağıd vad’ olunmuş.”[2]

Hâlid b. Velîd -radıyallâhu anh- hazretlerinden mecûsilerin bazısı bir âyet yani kerâmet taleb eylediler ki:

«–Dîn-i İslâm haktır ve ben ol dîn-i mübîndenim dersin. Bize dahi bir kerâmet göster ki müslüman olalım.»

Hâlid b. Velid hazretleri onlardan semm-i kâtil istedikte bir kadeh zehir getirdiler. Kadehi eline aldıkta «بسم الله الرحمن الرحيم» deyub içti ve hiç mazarratı olmadı. Ol mecûsiyân bu hâli gördükte dîn-i İslâm’ı tasdîk ettiler.”[3]

Zağravî’nin Arapça Risaletü’t-Teavvüz ve Besmele’si 1265 tarihinde cem’ ve tab’ edilmiştir. 1317’de basılan bir Mecmuatü’r-Resâil içerisinde bulunmaktadır.[4]

Bu risalelerin içinde bulunduğu el-Bürhânü’l-Müttakîn Tercüme-i Hadîs-i Erba’în isimli Mustafa Cem’î’ye ait olan bu tercüme İstanbul’da 1298 tarihinde basılmış olup bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Tırnovalı Bölümü 523 numarada, diğer bir nüshası da M.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi Öğüt Bölümü 1101 numarada bulunmaktadır.



[1] s. 36

[2] s. 42.

[3] s. 42-43.

[4] Bu iki eser Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde ve Osmanlılar Ansiklopedisi’nde Akkirmani’ye atfedilmektedir. Şerhu’l-Hadisi’l-Erbain ile aynı eserin tercümesi olan Burhânü’l-Müttakîn Tercüme-i Hadisi’l-Erbain de iki ayrı esermiş gibi Akkirmani’ye izafe edilmektedir. Hâlbuki birinci kitabı yedinci hadisten itibaren Arapça olarak Akkirmanî tamamlamış ikinci eser ise bu kırk hadis şerhinin Mustafa Cem’î tarafından yapılmış olan tercümesidir.

%d bloggers like this: