Kur’ân-ı Kerîm’in mucizevî yönlerinden biri de, teşrî (kanun koyma) alanındaki emsalsiz mükemmelliği ve ihtişâmıdır. Kur’ân’ın bu alandaki mûcizeliği; ihtivâ ettiği hükümlerin her devrin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi, insaf ehli tarafından tenkid edilecek hiçbir noksanlığının bulunmayışı, diğer kanunlar tarafından halli çok müşkil olan meseleleri kolayca çözmesi, koyduğu hükümlerin büyük hikmetler ihtivâ etmesi ve bu muhteşem nizâmı diğerlerine göre çok kısa bir sürede zirveye ulaştırmış olması gibi yönlerinde ortaya çıkar.
İlim, medeniyet ve kültürden nasipleri olmayan bir kavim içinde; ümmî, okuma yazma bilmeyen ve hukuk tahsili yapmamış bir peygamber vasıtasıyla birdenbire mükemmel bir nizam zuhûr etmiştir. Bu nizam, medenî hukûku, ahvâl-i şahsiyeyi, devletlerarası hukûku, harp ve barış ahkâmını vs. en güzel ve en sağlam şekliyle ortaya koymuştur. Kur’ân-ı Kerîm, kıyâmete kadar gelecek bütün asırlara hitâb eden böyle bir hukuk sistemi getirmiş olmakla birlikte, aynı zamanda bu nizâmı çok kısa sürede teşekkül ettirmiştir. Müfessir Kâsımî, Kur’ân’ın bu mucizevî yönünü ifade sadedinde şöyle demiştir:
“Allah Teâlâ, Arap ümmetini tedrîcî olarak yirmi üç senede terbiye edip yetiştirmiştir. Bu seviyede bir gelişme normal şartlarda diğer toplumlar için, ictimâî âmiller vâsıtasıyla ancak birkaç asırda tamamlanabilir…” (Mehâsinü’t-Te’vîl, Kahire ts., II, 219)
Buraya kadar bahsettiklerimiz Kur’ân-ı Kerîm’in mucizevî yönlerinin çok az bir kısmıdır.