İlmi Öğrenenler Öğrenemeyenlere Ulaştırsın!
Ebû Şurayh (r.a) şöyle buyurur:
“Mekke fethinin ertesi günü Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’den bir söz işittim ki, onu söylerken şu kulaklarım duydu, kalbim belledi, söyliyeni de gözlerim o anda gördü. Efendimiz (s.a.v) Allâh’a hamd ü senâ ettikden sonra şöyle buyurdular:
«Mekke’yi (tâ evvelden beri) harâm kılan Allâh Teâlâ’dır. Onu haram bölge îlân eden insanlar değildir. Bundan dolayı Allâh’a ve Âhiret gününe îmân eden kimse için Mekke’de ne kan dökmek, ne de bir ağaca balta vurmak helâl olmaz. Şâyed “Rasûlullâh (s.a.v) burada mukâtele etti” diye ruhsat tarafına kaçan biri bulunursa ona: “Allâh Teâlâ yalnız Rasûlü’ne izin vermiştir. Size izin vermemiştir!” deyiniz. Bana da yalnız bir günün bir saâti içinde izin verdi. Ondan sonra bu günkü hürmeti dünkü hürmeti derecesine döndü. (Bu dediklerimi, burada) hâzır olanlar, olmayanlara teblîğ etsin!».” (Buhârî, İlim, 37)
Şerh:
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“Sözümü işiten, onu güzelce anlayıp ezberleyen ve başkalarına ulaştıran kişinin Allah yüzünü ak etsin! Nice bilgi sahibi kimse vardır ki, onu kendisinden daha anlayışlı kimseye ulaştırır…” (Tirmizî, İlim, 7/2658)
نَضَّرَ اللَّهُ امْرَأً سَمِعَ مِنَّا شَيْئًا فَبَلَّغَهُ كَمَا سَمِعَ، فَرُبَّ مُبَلَّغٍ أَوْعَى مِنْ سَامِعٍ
“Bizden birşey işiten ve onu işittiği gibi aynen insanlara tebliğ eden kişinin Allah yüzünü ak etsin! Nice kendisine bilgi ulaştırılan insan vardır ki onu bizzat işitenden daha anlayışlıdır.” (Tirmizî, İlim, 7/2657)
İlmi nakletmek, sünnetleri ve İslâmî ahkâmı yaygınlaştırmak lâzımdır.
Mekke-i Mükerreme’yi İbrâhim (a.s) değil, tâ göklerin ve yerin yaratıldığı günden îtibâren Cenâb-ı Hak harem bölge kılmıştır.