Köpeğin Su İçtiği Kap Kaç Defâ Yıkanmalıdır? / Evde Köpek Beslenir mi? (95. Hadis-i Şerif Dersi)

Köpeğin Su İçtiği Kap Kaç Defâ Yıkanmalıdır? / Evde Köpek Beslenir mi?

Ebû Hüreyre (r.a) şöyle buyurmuştur: Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:

“İçinizden birinin kabından köpek (ağzını sokup bir şey) içerse o kabı yedi kere yıkasın!” (Buhârî, Vudû’, 33)

Şerh:

Bu hadîs-i şerîf, Şâfiîler’in delillerinden biridir. Hanefîler’e göre ise, üç defa yıkama emri ile mensûhtur.

Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Köpek birinizin kabından diliyle su içerse, onu döksün ve kabı yedi defa yıkasın!” (Müslim, Tahâre, 89)

“Köpek dilini sokarak bir şey yiyip içtiği zaman, sizden herhangi birinizin kabının temizliği, birincisi toprak ile olmak üzere, o kabı yedi defa yıkamasıdır.” (Müslim, Tahâre, 91)

Toprak temizleyicidir. Mikrop öldürücü ilâçların çoğu da toprak mikroplarından elde edilir. Öyle anlaşılıyor ki bu hadîs-i şerîf de Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in mûcizevî beyanlarından biridir.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyururlar:

“İçinde köpek ve canlı resmi bulunan eve melekler girmez!” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 7)

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- şöyle anlatır:

Cebrâîl -aleyhisselâm-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e belli bir saatte geleceğini va‘detmişti. Vakit gelmiş, fakat Cebrâîl -aleyhisselâm- gelmemişti. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- elinde bulunan sopayı yere attı ve:

“Allâh da Rasûlleri de va‘dinden caymaz!” buyurdu.

Sonra etrâfa bakınmaya başladı. Bir de ne görsün; sedirinin altında bir köpek yavrusu! Bunun üzerine:

“−Ey Âişe! Bu yavru buraya ne zaman girdi?” diye seslendi.

Ben de:

“−Allâh’a yemîn ederim ki bilmiyorum.” dedim.

Emir verdi, köpek yavrusu evden çıkarıldı. Cebrâîl -aleyhisselâm- da hemen geldi.

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Bana söz verdin, ben de bekledim, ama sen gelmedin.” dedi.

Cebrâîl -aleyhisselâm-:

“–Gelmemi, evinizdeki köpek engelledi. Biz melekler, içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz.” cevâbını verdi. (Müslim, Libâs 81, 82. Ayrıca bkz. Buhârî, Bed’ü’l-halk 7, Libâs 94; İbn-i Mâce, Libâs 44)

Diğer rivâyetlerde meleklerin, içinde “cünüb insan” ve “bevl yani idrar” olan eve de girmedikleri ifade edilmektedir. (Bkz. Ahmed, I, 77, 79, 80, 83, 85, 107, 146)

İslâm, ev içinde köpek beslenmesini yasaklamıştır. Zîrâ köpeğin nefesi ve salyası necistir. Nitekim köpeklerin salyalarından, tüylerinden ve hattâ nefeslerinden çeşitli bulaşıcı hastalıkların husûle geldiği, artık günümüzde şüphe götürmez bir ilmî gerçektir. Üstelik bunlar, ilmin bugünkü ulaştığı noktada tespit edebildiği gerçeklerdir. İslâm’ın bu husustaki ölçülerinin henüz bilinmeyen kimbilir daha nice hikmetleri bulunmaktadır.

Hadîs-i şerîfte buyrulduğu gibi eve tesâdüfen girmiş olan bir köpek yavrusu sebebiyle Cebrâîl -aleyhisselâm-, Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın yanına gelememiştir. Bir de hiçbir sebep yokken irâdî olarak içinde köpek beslenen evlerin hâlini düşünmek gerekir! Zîrâ Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in, Hazret-i Âişe’ye:

“–Bu köpek yavrusu buraya ne zaman girdi?” diye sorması ve onun da:

“–Vallâhi bilmiyorum.” diye yemin ederek cevap vermesi de gösteriyor ki, bir müslümanın evinde bile bile köpek bulundurması söz konusu olamaz. Bu hâdise de sebepsiz değil, mü’minler için bir hükmün zâhir olması hikmetine binâen vukû bulmuştur.

Kedi ise evcil bir hayvandır; onun evde bulunmasında mahzur yoktur. Fakat ev içinde köpek beslemek câiz değildir. Ancak avcılık, çobanlık ve bağ-bahçe bekçiliği gibi vazîfeler için -o da evin dışında olmak kaydıyla- köpek beslenmesine müsâade edilmiştir. Zîrâ bu, bir ihtiyâcı karşılamaktadır.

İslâm’ın evde köpek beslenmemesi hususundaki yasağı, ona karşı menfî bir tavır takınmayı da gerektirmez. Yâni köpeklerin aç bırakılması veya onlara kötü muâmele edilmesi söz konusu olamaz. Bilakis İslâm, merhameti bütün mahlûkâta şâmil bir sûrette telkin ettiği için, köpeklerin de hayatlarının korunmasını, diğer mahlûkât gibi onlara da şefkat ve merhametle muâmele edilmesini emretmiştir.

Nitekim bir hadîs-i şerîfte, susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe su veren günahkâr bir kadının cennetlik olduğu haber verilmiştir.

Târihimizde de mahlûkâta merhamet duygusunun müesseseleşerek çeşitli vakıflar kurulduğu ve bu vakıfların şefkat elinin, himâyeye muhtaç hayvânâta kadar uzandığı, mâlum ve meşhurdur.

Dolayısıyla mühim olan, köpek besleme husûsunda da İslâm’ın belirlemiş olduğu meşrûiyet sınırlarına riâyet etmektir.[1]


[1] Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi, İstanbul 1429, III, 78-81.

%d bloggers like this: