Esved (r.a) şöyle anlatır:
“Hz. Âişe (r.a) validemize:
«–Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Hâne-i Saâdetleri’nde ne işle meşgul olurlardı?» diye sordum.
«–Âilesinin hizmetinde bulunurlardı. Namaz vakti gelince namaza çıkarlardı.» cevabını verdi.” (Buhârî, Ezân, 44)
Şerh:
Evinin işi ile meşgul olan kimse, ezan okunduğunda hemen işini bırakıp camiye gitmek üzere evinden çıkmalıdır.
Burada Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in yüksek tevazuunu görüyoruz. En küçük hizmetine herkes canını fedâ etmek isterken Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz âilesinin hizmetiyle meşgul olurlardı.
Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz, evinde kendi elbisesini temizler, söküğünü diker, ayakkabısını tamir eder, meşin kovasını yamar, şahsî hizmetlerini görürlerdi.[1]
Enes (r.a), Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in tevâzuunu şöyle anlatır:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) hastaları ziyâret ederler, cenâzelerde bulunurlar, kölelerin dâvetlerine giderler, merkebe binerlerdi. Hayber’in fethedildiği ve Benî Kureyza üzerine yüründüğü gün, yuları hurma liflerinden olan bir merkebe binmişlerdi. Altlarında da liften yapılmış bir semer vardı.” (Tirmizî, Cenâiz, 32/1017; İbn-i Mâce, Zühd, 16; Hâkim, II, 506/3734)
“…Bineklerinin terkisine insanları bindirirler, yemeklerini yere koyup yerlerdi…” (Hâkim, IV, 132/7128)
Ebû Mûsâ (r.a) da şöyle buyurur:
“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) merkebe binerler, kaba yünden elbise giyerler, oturup koyunun sütünü sağarlar, misafirleriyle ilgilenir, onlara hizmet ve ikram ederlerdi.” (Hâkim, I, 129/204)
[1] Bkz. Ahmed, VI, 121, 256; İbn-i Hibbân, Sahîh, XII, 490/5676.