Cemaati Terk Hususunda Şiddetli Tehdit

Cemaati Terk Hususunda Şiddetli Tehdit

٤٦- عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ: أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ بِحَطَبٍ يُحْتَطَبُ ثُمَّ آمُرَ بِالصَّلاَةِ فَيُؤَذَّنَ لَهَا ثُمَّ آمُرَ رَجُلاً فَيَؤُمَّ النَّاسَ ثُمَّ أُخَالِفَ إِلَى رِجَالٍ فَأُحَرِّقَ عَلَيْهِمْ بُيُوتَهُمْ، وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ يَعْلَمُ أَحَدُهُمْ أَنَّهُ يَجِدُ عِرْقًا سَمِينًا أَوْ مِرْمَاتَيْنِ حَسَنَتَيْنِ لَشَهِدَ الْعِشَاءَ.

46. Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Canımı kudret elinde tutan Allâh’a yemin ederek söylüyorum, içimden şöyle geçirdim: Odun toplamayı emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim, ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam olmasını emredeyim. Sonra da cemaate gelmeyen adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım. Canımı elinde tutan Allâh’a yemin ederim ki cemaatten geri kalanların herhangi biri, burada semiz etli bir kemik parçası veya iki tane güzel paça bulacağını bilse hemen yatsıya gelirdi.” (Buhârî, Ahkâm, 52; Ezân, 29; Müslim, Mesâcid, 251-254)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu sözlerindeki maksadı, cemâate gelmeyenlerin evlerini yakmaya cevaz vermek değil, cemâat mevzuunda ihmalkâr davranmanın ne kadar büyük bir hatâ olduğunu bildirmektir.

 

٤٧- عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لاَ صَلاَةَ لِجَارِ الْمَسْجِدِ إِلاَّ فِي الْمَسْجِدِ.

47. Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“Câmiye komşu olan kimsenin namazı ancak câmide (kâmil mânâsıyla) kabul olur.” (Hâkim, Müstedrek,  I, 373-374)

 

٤٨- عن أَبِي الشَّعْثَاءِ قَالَ: كُنَّا قُعُودًا فِي الْمَسْجِدِ مَعَ أَبِي هُرَيْرَةَ. فَأَذَّنَ الْمُؤَذِّنُ. فَقَامَ رَجُلٌ مِنَ الْمَسْجِدِ يَمْشِي. فَأَتْبَعَهُ أَبُو هُرَيْرَةَ بَصَرَهُ حَتَّى خَرَجَ مِنَ الْمَسْجِدِ. فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ: أَمَّا هذَا فَقَدَ عَصَى أَبَا الْقَاسِمِ صَلَى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ.

48. Ebû Şa’sâ şöyle dedi:

“Ebû Hüreyre ile birlikte oturuyorduk. O esnâda müezzin ezânı okudu. Bir adam mescidden kalktı ve yürümeye başladı. Ebû Hüreyre, o adamı, mescidden çıkıncaya kadar gözleriyle takip etti. Sonra da şöyle dedi:

«–Bakın şu adam Ebu’l-Kâsım -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e muhalefet etmiştir.»” (Müslim, Mesâcid, 258)

Ezan okunurken, namaz kılmadan mescidden çıkıp gitmek doğru değildir.

 

٤٩- عَن ابْنِ عَبَّاسٍ وَابْنُ عُمَرَ؛ أَنَّهُمَا سَمِعَا النَّبِيَّ صَلَى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ عَلَى أَعْوَادِهِ: لَيَنْتَهِيَنَّ أَقْوَامٌ عَنْ وَدْعِهِمُ الْجَمَاعَاتِ أَوْ لَيَخْتِمَنَّ اللهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ ثُمَّ لَيَكُونُنَّ مِنَ الْغَافِلِينَ.

49. İbn-i Abbas ve İbn-i Ömer -radıyallâhu anhüm- Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in, minberi üzerindeyken şöyle buyurduğunu işitmişlerdir:

“Bir takım kimseler, ya cemaati terketmekten vazgeçerler ya da Allâh kalblerini mühürler de gâfillerden olurlar.” (İbn-i Mâce, Mesâcid, 17)