1. Ortaköylü Ferruh İsmail Efendi

Türk müfessiri Ferruh İsmail Efendi’nin, Kırım’lı, fazilet ehli bir zât olduğu kaydedilmektedir. “Tersane anbar emini” olup Rebiülahir 1211’de (Ekim 1796) “süvari mukabelesi” payesiyle Londra sefiri oldu. Bir hayli müddet sefarette kalıp döndükten sonra çeşitli vazîfelerde bulunarak 1240’da “defterdar-ı şıkk-ı salis” oldu. 1242’de bazı sebeblerden dolayı sürülmüş ise de yazmakta olduğu tefsîri tamamlaması için Kadıköy’de oturmasına izin verildi. Büyükdere Mescidi’ni yeniden yaptı. Oğlu Ziver Efendi’dir.[1] “Mubarek adam idi göçdü Ferruh” mısra’ının delalet ettiği (1256/1840) tarihinde İstanbul’da vefât etmiştir. Ortaköy’de Yahyâ Efendi Dergâhı’na bitişik mezarlıkta medfun olduğu Musikay-ı Hümayun Farisi hocası Emin Efendi merhumun “Menâkıb-ı Kethüda-zâde”sinde kayıtlıdır. Burası bilâhare Yıldız Sarayı bahçesine ilave edilmiştir. Mezar taşına “Âlim-i âmil, kâmil-i fazıl Ferruh İsmail Efendi’nin kabridir.” ibaresi nakşedilmiş idi. Güzel mısralarından biri şudur:

Bugün şâdım ki yâr ağlar binimçün!.

Ferruh Efendi İslamî ilimler yanısıra edebiyat ve şiirle meşgul olmuştur. Mütefekkir bir kişiliğe sahiptir. Mevâkib isimli Türkçe muhtasar matbû’ bir tefsîri vardır. Bunun Ferruh Efendi hattıyla yazılmış bir nushası Umûmi Kütüphâne’de mevcuttur Bu tefsîrle ilgili ilerleyen kısımlarda açıklama yapılacaktır. Ferruh Efendi ayrıca Mesnevî’nin yedinci cildi zannederek Nahîfî’ye nazmen bir zeyl terceme etmiştir.[2]

 MEB İslam Ansiklopedisi’nde Midhat Sertoğlu, İsmail Ferruh Efendi’nin mason olduğunu, Ortaköy’deki yalısında, devrin ediplerinden Kethüdazade ile Farisi edebiyatı mütehassısı Şair Fehim Efendi, Melek Paşazade Abdülkadir, Çigalazade Tahir beyler gibi edebiyat ve felsefeye meraklı kimselerin toplanıp aralarına yabancı almadıklarını, Yeniçeri ocağı ve Bektaşiliğin ilgasıyla sürgüne gönderildiklerini iddia etmiştir. Bu iddiayı mason üstadlarından gazeteci Kemal Salih Sel üzülerek reddetmiştir:

“Ne bu eserlerde ve vesikalarda «Beşiktaş Cemiyet-i İlmiyesi»ne dair malumat vardır, ne de eski masonlar arasında böyle bir teşekkülden haberdar olana tesadüf edilmiştir! Tekrar edeyim, Ansiklopedideki malumat doğru ise Türk Masonluk tarihi için büyük kıymeti haizdir… Amma ne me’haz olarak gösterilen Lütfî Tarihi’nin, ne de kendi beyânatının tatminkâr olmadığı ortadadır”.[3]



[1] Sicill-i Osmanî, II, 521.

[2] Osmanlı Müellifleri, I, 394; Bilmen, no: 427; İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, XVIII, 57-59.

[3] Dücane Cündioğlu, “Mason Olduğu Söylenen Kur’an Mütercimi”, Yeni Şafak, 3 ve 6 Ekim 2000.

%d bloggers like this: