BENİ BULAMAZSAN EBÛ BEKİR’E UĞRA

Bir kadın, Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek bir hususta kendisiyle konuşmuştu. Allah Rasûlü, kadına daha sonra tekrar gelmesini söyledi.

Kadın:

“–Ya Sen’i bulamazsam!” dedi.

Kadın bu sözüyle sanki Fahr-i Kâinât Efendimiz’in bu arada vefat etmiş olabileceğini kastediyordu.

Peygamber Efendimiz şöyle cevap verdi:

“–Eğer beni bulamazsan Ebû Bekir’e uğrarsın!”

(Buhârî Ahkâm 57, Ashabu’n-Nebî 5, İ’tisâm 24; Müslîm, Fedailu’s-Sahâbe 10; Tirmizî, Menâkıb, 16/3676)

Hazret-i Ebû Bekir ile Hazret-i Ömer (r.a), Peygamber Efendimiz’in gözü ve kulağı mesâbesindeydiler.[1] Rasûlullah (s.a.v) onlar hakkında:

“Benden sonra Ebû Bekir ve Ömer’e tâbî olunuz!” buyurmuşlardı. (Tirmizî, Menâkıb, 16/3662)

Kâsım bin Muhammed Hazretleri’nin naklettiğine göre, Allah Rasûlü (s.a.v) son günlerinde Hazret-i Âişe vâlidemize, şiddetli ağrılarından bahsederek şöyle buyurdular:

“Ebû Bekir’e ve oğluna haber gönderip halîfeliği Ebû Bekir’e vasiyet etmeyi düşündüm. Böylece bâzılarının halîfelik hakkındaki dedikodularını ve bu hususta arzusu olanların temennîlerini kesmek istedim. Fakat sonra; «Allah Teâlâ, halîfeliği hak etmeyen birine vermez; mü’minler de halîfeliğe lâyık olmayan birini ondan uzak tutarlar. Veya Allah Teâlâ, lâyık olmayan kişiyi hilâfetten uzaklaştırır, mü’minler de hak etmeyen kişiyi o makâma seçmezler.» diye düşünüp bundan vazgeçtim.” (Buhârî, Merdâ 16, Ahkâm 51; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe 11)



[1] Tirmizî, Menâkıb, 16/3671.