“Allâh yolunda hakkıyla cihâd edin!” (el-Hac 22/78)
Hayatta, bedelini ödemeden kalıcı bir başarı kazanmak mümkün değildir. Elde edilecek mükafaat ne kadar yüksek ise ödenecek bedel de o kadar büyük olacaktır. Maddî kazançlar için olduğu gibi, manevî kazançlar için de durum aynıdır. Hatta manevi kazançlar için ödenecek bedel daha da fazladır. Cennet ve Cemâlullâh, bir insanın erebileceği en büyük nimettir. Bunun bedeli ise âyet-i kerîmede şöyle ifade edilir:
اِنَّ اللهَ اشْتَرى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ
“Allah, cennet karşılığında mü’minlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar (canlarıyla ve mallarıyla) Allah yolunda savaşırlar, öldürür ve öldürülürler…” (et-Tevbe 9/111)
Yapılacak her işin önünde engellerin bulunması tabiîdir. Hayırlı bir hizmet için harekete geçen kişi de bu hakîkati nazar-ı itibara alarak işe başlamalıdır. Hizmetin büyüklüğü nisbetinde, engeller de büyük olacaktır.
Dünyada bir insanın nâil olabileceği en yüksek manevi rütbe, nübüvvet ve risâlet mertebesidir. Bu vazifeye ilâhî bir tayinle nasbedilen Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Allah’ın yardımıyla bu engelleri aşmıştır. Zira onun en büyük vazifesi tebliğ; yani Allah ile kulları arasındaki engelleri kaldırarak Allah’ın murâdını, emir ve taleplerini insanlara ulaştırmaktır. Bu yolda gayret ederken peygamberlerin önüne, insanların iyliğini istemeyen birçok azılı düşman çıkmıştır. Bu hakîkat âyet-i kerîmede şöyle ifade edilmektedir:
“Böylece her peygambere, cin ve insan şeytanlarını düşman kıldık. Onlar, insanları aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları ve iftiralarını kâle alma!” (el-En’âm 6/112)
Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, karşısına çıkan ve dâvet görevini yapmasına mani olan engelleri aşmak için şartların gerektirdiği en uygun ve geçerli metotları kullanmıştır. İlk olarak kendisine ve inananlara yapılan eziyet ve işkencelere sabır ve tahammülle karşılık vermiştir. Medine döneminde savaşa izin verildikten sonra, sabır ve tahammülle birlikte mücâdeleyi de kullanmıştır.