Hamrâü’l-Esed Gazvesi

Hamrâü’l-Esed, Medîne’den 8 mil uzaklıkta, Mekke yolu üzerinde bir yerdir.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Kendilerine yara isabet ettikten sonra yine Allah’ın ve Rasûlü’nün dâvetine icâbet edenler, bilhassa da içlerinden ihsân ve takvâ sâhipleri için pek büyük mükâfat vardır.” (Âl-i İmrân, 172)

Hz. Âişe (r.a), Zübeyr’in oğlu Urve’ye:

“‒Ey kız kardeşimin oğlu! Baban Zübeyr ile deden Ebû Bekir, bu âyet­te bildirilen bahtiyar mü’minlerdendir” demiş ve şöyle devam etmiştir:

“‒Uhud günü Rasûlullah (s.a.v) sıkıntılar çekip yaralandığı ve müşrikler de geri dönüp gittikleri vakit Allah Rasûlü (s.a.v) onların tekrar Medine üzerine dönmelerinden endîşe ettiler. Ashâb-ı kirâma:

“‒Onların peşinden kim gider!” buyurdular.

Hemen onlardan yetmiş kişi bu dâvete icâbet etti ki, içlerinde Hz. Ebû Bekir (r.a) ile Zübeyr (r.a) da vardı.” (Buhârî, Megâzî 25)

Ordunun kalan kısmı da onlara katılarak sayıları 630 oldu. Allah Rasûlü (s.a.v) bu gazveye katılmak için bir gün evvel Uhud’da bulunma şartını koşmuşlardı. Gerçekten de geri dönmeyi konuşan düşman, Müslümanların geldiği haberini alınca yollarına devam ettiler. Allah Rasûlü (s.a.v) üç gün Hamrâü’l-Esed’de kaldıktan sonra Medîne’ye döndüler.

Hamrâü’l-Esed hamlesi, düşmanlara karşı Müslümanların kuvvet ve kudretini ortaya koydu. Düşmana gözdağı vererek “Müslümanlar, Uhud’daki yaralara rağmen hemen onun peşinden şehir dışına böyle askerî bir sefer düzenleyebiliyorlarsa, şehir içindeki yahûdî ve münafıklarla yüzleşmeleri daha kolay olur” anlayışını yerleştirdi.