Fahr-i Kâinât (s.a.v)’in Hz. Hatîce ile izdivâcından Kâsım, Abdullâh, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma dünyaya geldi. İlk oğlunun ismi Kâsım olduğu için Efendimiz (s.a.v)’e “Ebü’l-Kâsım” künyesi verildi.
Kâsım iki yaşındayken vefât etti.
Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in diğer oğlu Abdullâh’a, İslâm döneminde dünyâya geldiği için Tayyib ve Tâhir de denirdi.[1] O da vefât edince Kureyş müşriklerinden Âs bin Vâil, Peygamber Efendimiz hakkında:
“–Bırakınız onu! O ebterdir, nesli devâm etmeyecek bir adamdır. Ölünce adı anılmaz olur. Siz de artık ondan kurtulur ve rahata kavuşursunuz.” dedi.
Bunun üzerine Allâh Teâlâ Kevser Sûresi’ni inzâl buyurdu:
اِنَّا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ. فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ. اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ اْلاَبْتَرُ.
“Muhakkak Biz Sana Kevser’i[2] verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu asıl adı sanı ortadan kalkacak olan, Sana kin tutan kimsedir.” (el-Kevser, 1-3) (İbn-i Sa’d, III, 7; Vâhidî, s. 494)
Allâh Rasûlü’nün dört tane de kızı vardı. En büyükleri Hz. Zeyneb idi. O doğduğunda Fahr-i Kâinât -aleyhi efdalü’s-salevât- Efendimiz otuz yaşlarında idi. Daha sonra Hz. Rukıyye doğdu.[3]
Rukıyye’den sonra Hz. Ümmü Gülsüm, ondan sonra da Hz. Fâtıma doğdu. Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) bu esnâda otuz beş yaşlarında idiler ve Kâbe yeniden inşâ edilmekteydi.[4]
Son olarak hicrî sekizinci senede Mâriye vâlidemizden Efendimiz’in oğlu İbrâhîm dünyâya geldi. İbrâhîm’in ebeliğini Ümmü Râfî yapmıştı. Onun kocası Ebû Râfî, doğumu Allâh Rasûlü’ne müjdeledi. Bu habere çok sevinen Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) ona hediyeler verdiler. Yanındakilere de:
“–Bu gece bir oğlum doğdu, ona atam İbrâhîm’in ismini verdim.” buyurdular. (Müslim, Fedâil, 62)
İbrâhîm, on yedi veya on sekiz aylık iken hastalandı ve çok geçmeden vefât etti.[5]
[1] İbn-i Sa’d, I, 133.
[2] Kevser’in kelime anlamı, çokluk, pek çok şey, her şeyin çoğu demektir. Kevser, nübüvvet, Kur’ân, İslâm, hayır, saâdet, şefaat, namaz ve Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in mûcizeleri olarak tefsîr edilmiştir. Sahîh rivâyetlere göre Kevser, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in cennetteki havuzunun ismidir. Ümmet-i Muhammed kıyamet günü o havuzun başında toplanacaktır. (Buhârî, Tefsîr, 108)
[3] Diyarbekrî, I, 273-274.
[4] İbn-i Sa’d, VIII, 19-26.
[5] Bkz. Asri Çubukçu, DİA, “İbrâhîm” md., XXI, 273-274.