Benî Mustalik (Müreysî’) Gazvesi

Benî Mustalik’in ilk düşmanlığı, Uhud’a gelen Kureyş ordusuna katılmaları idi. Uhud’dan sonra diğer kabileler gibi onlar da Müslümanlara karşı cür’etkâr davranmaya başladılar. Menfaatleri sebebiyle Kureyş’in ticâret yolunun selâmette olmasını istiyorlardı. Hâris ibn-i Ebî Dırâr başkanlığında Müslümanlara karşı adam ve silâh toplamaya başlamış, civâr kabileleri de bu iş için kışkırtıp bir araya getirmeye çalışıyorlardı.

Rasûlullah (s.a.v) Büreyde bin Husayb (r.a)’ı gönderdi. Onlara yardıma gitmiş gibi görünerek Medîne’ye saldırma niyetlerini öğrendi.

Rasûlullah (s.a.v) hicrî 5. senenin Şaʻban ayından iki gün geçince Pazartesi günü ordusuyla yola çıktılar. 700 kişi oldukları rivâyet edilir.

Kudeyd’deki Müreysî’ suyu başında düşmana baskın yapılarak bozguna uğratıldı. Pek çok esir ve ganimet alındı ve askerlere taksim edildi.

Rasûlullah (s.a.v) Ramazan hilâli ile birlikte Medîne’ye döndüler.

Teyemmüm

Ümmü’l-mü’minîn Âişe (r.a) şöyle buyurur:

“Seferlerinin birinde Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’le birlikte yola çıkmıştık. Beydâ veya Zâtü’l-Ceyş’e vardığımızda, (kardeşim Esmâ’dan ödünç aldığım) gerdanlığım kopup kayboldu. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) gerdanlığın aranması için o mahalde beklediler. İnsanlar da O’nunla beraber beklediler. Hâlbuki bir su başında değillerdi. Bazı insanlar, Hz. Ebû Bekir Sıddîk’a gelip:

«‒Âişe’nin yaptığını gördün mü? Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i de, diğer insanları da yollarından alıkoydu. Onlar bir su başında değiller, kimsenin yanında da su yok!» dediler.

Babam Ebû Bekir (r.a) benim yanıma geldi. O esnâda Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) de uyumuş, mübârek başını dizime koymuştu. Ebû Bekir (r.a) bana:

«‒Sen, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i de, diğer insanları da yollarından alıkoydun. Onlar bir su başında değiller, kimsenin yanında da su yok!» dedi.

Ebû Bekir (r.a) beni azarladı ve bunun yanında bazı şeyler de söyledi. Eli ile de böğrüme vurmaya başladı. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in mübârek başı dizimde olduğu için hiç kıpırdamadım. Sabah olunca Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) kalktılar. Hiç su yoktu. Allâh -azze ve celle- Hazretleri teyemmüm âyetini inzâl buyurdu. Herkes teyemmüm etti. Üseyd bin Hudayr (r.a):

«‒Ey Ebû Bekir hânedânı, bu sizin ilk bereketiniz değildir!» dedi.

Üzerine bindiğim deveyi kaldırdığımızda gerdanlığı altında bulduk.” (Buhârî, Teyemmüm, 1, 2)

Üseyd bin Hudayr (r.a), Hz. Âişe vâlidemize dua ederek şu hakîkati de beyân etmiştir:

“Allah Teâlâ seni hayırla mükâfatlandırsın! Vallâhi senin başına hoşlanmadığın hangi iş gelse, Allah (c.c) mutlaka onda senin ve bütün mü’minler için bir hayır ve ferahlık yaratmıştır.” (Buhârî, Teyemmüm, 2; Ebû Dâvûd, Tahâret, 121/317; Ahmed, VI, 57)

Üseyd (r.a), İkinci Akabe gecesi Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından Evs kabilesi üzerine nakîb (temsilci) tâyîn edilen sahâbîdir. Gerdanlığı yollarda aramaya giden sahâbîlerin başında idi. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 121/317; Ahmed, VI, 57)

Ebû Bekir (r.a) de kızının yanına varıp: “Sen mübarek bir insansın! Senin vesilenle ruhsat indi!” demiştir.[1]



[1] Taberî, Tefsîr, VIII, 418; İbn Kesîr, Tefsîr, II, 322. Krş. Mukâtil b. Süleyman, Tefsîr, I, 456.