Karkaratü’l-Küdr Gazvesi
Müslümanlar Kureyş’e tatbik ettikleri iktisâdî kuşatmayı devam ettirdiler. Kureyş’in ticaretinden ve kendi topraklarından geçmesinden istifâde eden bazı kabileler bundan rahatsız olarak Müslümanlara karşı toplanmaya başladılar. Benî Süleym ile Ğatafân kabileleri Karkaratü’l-Küdr’de büyük bir kalabalık topladılar. Karkaratü’l-Küdr, Benî Süleym’lere âit bir su’dur.
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bir orduyla onların üzerine yürüdüler. Suyun başında onlara âniden baskın yaptılar ama develerden başka bir şey bulamadılar. Zîrâ savaşçılar, Müslümanların geldiğini işitince kaçmışlardı. Allah Rasûlü (s.a.v) orada üç gün kalıp geri döndüler. (İbn-i Hişâm, II, 421)
Müslümanların 200 kişi olduğu ve ganimet olarak 500 deve aldıkları nakledilir. (İbn-i Sa’d, II, 31)
Sevîk Gazvesi (Zilhicce 2 / Mayıs 624)
Ebû Cehil’in ölümü üzerine Ebû Süfyân Kureyş’in başına geçti. Bedir hezîmetinin intikâmını almak için yemin ederek, derhâl iki yüz atlı ile Mekke’den korka korka yola çıktı. Medîne’ye bir saatlik yere kadar geldi. Gece karanlığından istifâde ile Benî Nadîr yahûdîlerinin yurtlarına kadar ilerledi. Onların lideri ve hazîne sorumlusu Sellâm bin Mişkem’in evine vardı. Sellâm, Ebû Süfyân’ı yedirip içirdi ve güzelce ağırladı. Müslümanların bazı gizli hususları hakkında bilgiler verdi.
Ebû Süfyân oradan ayrılıp arkadaşlarının yanına vardı. Ensâr’dan Sa’d bin Amr’ı öldürüp birkaç hurmalığı ateşe verdi. Ebû Süfyân bununla yeminini yerine getirmiş olduğunu kabûl ederek ve tâkip edilmekten de korkarak hemen geri döndü.
Durumdan haberdâr olan Allâh Rasûlü (s.a.v) onu tâkibe çıktılar. Müşrikler rahat kaçabilmek için çuvallar dolusu kavrulmuş un (sevîk) bırakmışlardı. Bu sebeple bu gazveye “Sevîk Gazvesi” denildi.[1]
Zî Emarr Gazvesi
Sevîk Gazvesi’nden bir ay sonra, 3. senenin Muharrem’inde Rasûlullah (s.a.v) Necid’e doğru gazveye çıktılar. Zî Emarr’da toplanan Ğatafan kabilesinin üzerine yürümek istiyorlardı. Düşman kaçtı ve harp olmadı. Efendimiz (s.a.v) Safer ayı boyunca onların diyârında kaldılar, sonra Medîne’e döndüler. (İbn-i Hişâm, II, 425)
İslâm ordusunun 450 kişi olduğu rivayet edilir. (İbn-i Sa’d, II, 34)
Bahrân Gazvesi
Bundan sonra Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), Mekke ile Şam arasındaki ticâret yolu üzerinde bulunan Füru’ tarafındaki Bahrân’a gazâ tertîb ettiler. Burada da savaş olmadı. (İbn-i Hişâm, II, 425)
Karade Gazvesi
Kureyş, iktisâdî muhasaradan kurtulmak için Necid’den geçip Irak tarafına giden ticâret yolundan faydalanmak istedi. Ebû Süfyân büyük kısmı gümüşten müteşekkil bir kervanla yola çıktı. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Zeyd bin Hârise’yi gönderdi. Necid sularından biri olan ve Karede diye isimlendirilen suyun başında kâfileyi karşıladılar. Müşrikler bütün kâfileyi ganimet olarak bırakarak kaçtılar. Bu gazve Bedir’den 6 ay sonra olmuştu. (İbn-i Hişâm, II, 429-430)
Böylece Kureyş’in yeni bir ticâret yolu îcâd etme teşebbüsü akâmete uğramış oldu. Bu hâl, Kureyş’in iktisâdî hayatına menfî yönde çok büyük tesir etti. Kureyş hem iktisâdını, hem de şân ve şerefini kurtarmak için mutlak ve kesin bir şeyler yapmalıydı.