20. Ebû Hasme ve Âilesi

20.1. Ebû Hasme (r.a)

Ebû Hasme’nin ismi Abdullâh (Âmir) b. Sâide b. Âmir el-Ensârî’dir. Evs kabilesinin Benî Hârise koluna mensuptu.

Uhud’a gidecekleri zaman Rasûlullah (s.a.v) kendilerini Uhud’a kestirme yoldan ve düşmanla karşılaşmadan kimin götürebileceğini sormuştu. Ebû Hasme (r.a) bunu yapabileceğini söyleyerek orduyu Hâriseoğulları’nın arazisinden geçirip sağ sâlim Uhud’a ulaştırdı.

Ebû Hasme (r.a) bundan sonra çıkılan gazvelere de katıldı. Hayber fethine süvari olarak iştirak ettiği için kendisine iki hisse verildi.

Ebû Hasme (r.a) mahsullerin miktarını tahmin ve takdir konusunda büyük bir kâbiliyete sâhipti. Rasûlullah (s.a.v) onun bu kâbiliyetinden istifade etti ve onu Hayber’e hurmalarının mikdarını takdir etmesi için gönderdi.

Bir defasında sahâbeden biri, kendisine çok zekât takdir ettiğini söyleyerek onu Peygamber Efendimiz’e şikâyet etmişti. Ebû Hasme (r.a) bu sahâbîye geçimine yetecek ve hatta fakirlere dağıtacak kadar mahsul bıraktığını söyleyince Rasûlullah (s.a.v) kendisini haklı gördü.[1]

Ebû Hasme (r.a) bu vazîfesine ilk üç halife devrinde de devam etti.

Oğlu Sehl b. Ebû Hasme de sahâbîdir. Rasûlullah (s.a.v) vefat ettiğinde yedi sekiz yaşlarında idi.

Ebû Hasme (r.a) Hz. Muâviye’nin hilâfetinin ilk yıllarında (41/661) veya son zamanlarında (60/680) vefat etmiştir.[2]

20.2. Şifâ binti Abdullah (r.a)

Ümmü Süleymân eş-Şifâ’ (Leylâ) binti Abdillah b. Abdişems el-Adeviyye el-Kureşiyye (r.a) Mekke’de doğdu. Kureyş’in Adîoğulları kolundan olup Hz. Ömer’le akrabadırlığı vardır. İsmi Leylâ idi, hastaları tedâvi ettiği ve bu konuda bilgi ve tecrübe kazandığı için Şifâ ismiyle meşhur olmuştu. Câhiliye döneminde güzel ahlâkı ve iyilik severliğiyle tanınan Şifâ (r.a) İslâm’ın ilk yıllarında îmân etti. İlk müslümanlarla birlikte müşriklerin eziyetlerine katlandı.

Mekke döneminde önce Ebû Hasme b. Huzeyfe ile evlendi. Süleyman isminde bir oğlu oldu. Ebû Hasme’den sonra onun kardeşi Merzûk ile evlendi, bundan da Ebû Hakîm künyesiyle bilinen bir oğlu doğdu. Ayrıca bir de kızı oldu.

Şifâ (r.a) namazı camide cemaatle kılmaya çok ehemmiyet verirdi. Hatta bir mazereti sebebiyle cemaate katılamayan damadı Şürahbîl b. Hasene’yi azarlamıştı.[3]

Bir defasında Şifâ (r.a) yolda ağır ağır yürüyüp yavaş sesle konuşan bazı adamlar görüp onların kim olduğunu sormuştu. Onların zühd sahibi kimseler olduğu söylenince, âbid ve zâhid olan Hz. Ömer’in sesini duyuracak şekilde konuştuğunu ve hızlı hızlı yürüdüğünü söyleyerek onları uyarmıştı.[4]

20.2.1. Hizmetleri

İlk muhâcirlerden olan Şifâ (r.a) oğlu Süleyman ile birlikte Peygamber Efendimiz’in kendisine verdiği bir eve yerleşti. Okuma yazma bildiği için kadınlara okuma yazma ve tedâvî ile ilgili bazı bilgiler öğretirdi.

Şifâ (r.a) Câhiliye döneminde “nemle” ismi verilen bir tür cilt hastalığını rukye yoluyla yani duâ okuyarak tedâvi ederdi. İslâm gelince bu tedâviyi bıraktı. Ancak hastaların ısrarı üzerine duâsını Rasûlullah’a okudu. Rasûlullah (s.a.v) de ona içinde şirke götüren bir söz ve davranış bulunmadığı müddetçe rukye yapmasında bir sakınca olmadığını bildirdi. Hatta hanımı Hafsa’ya okuma yazma öğrettiği gibi bu tedâvi yöntemini de öğretmesini istedi.[5]

Şifâ (r.a) Hz. Hafsa’nın hem hocası hem de akrabası olması sebebiyle onun yanına sıkça uğrar, Rasûl-i Ekrem’in diğer hanımlarını da ziyaret ederdi. Rasûlullah (s.a.v) de Şifâ’yı ve âilesini zaman zaman görmeye gider, hatta onların evinde istirahat edip kaylûle yapardı. Şifâ (r.a) Rasûlullah (s.a.v) evlerine geldiğinde istirahat etmesi için bir yatakla bir çarşaf hazırlayıp ona tahsis etmişti. Kendisinden sonra gelen âile fertleri bu yatağı saklamış, Emevîler döneminde Mervân b. Hakem yatağı Şifâ’nın torunlarından satın almıştır.

Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (r.a) hilâfetleri döneminde Şifâ’ya değer verirlerdi. Hz. Ömer (r.a) onu evinde ziyaret eder, kendisiyle istişarede bulunur ve ona birtakım vazifeler verirdi.

Şifâ’nın Hz. Ömer tarafından kadınların devam ettiği Medîne pazarında esnafı denetlemekle vazifelendirildiği nakledilir.[6]

Onun “emîrü’l-mü’minîn” unvanının Hz. Ömer için ilk defa nasıl kullanıldığını rivâyet etmesi[7] devlet işlerine de ilgi duyduğunu göstermektedir.

Akıllı, bilgili, görgü sahibi ve becerikli bir hanım olan Şifâ (r.a) Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde Medîne-i Münevvere’de vefat etti (20/641 civarı).

Kaynaklarımızda 12 rivâyeti yer almaktadır. Rasûl-i Ekrem’e ve Hz. Ömer’e dayanan bu rivâyetler oğlu Süleyman b. Ebû Hasme, torunları Ebû Bekir ile Osman b. Süleyman, Hz. Hafsa, Ebû Seleme b. Abdurrahman ve hizmetçisi Ebû İshak tarafından nakledilmiştir.[8]

20.2.2. Rivâyetleri

Ebû Bekir b. Süleyman b. Ebî Hasme şöyle demiştir:

“Ömer b. Hattâb (r.a) babam Süleyman b. Ebî Hasme’yi sabah namazında camide göremedi. O gün çarşıya gitti. Babam Süleyman’ın evi de çarşı ile Mescid-i Nebevî’nin arasında idi. Hz. Ömer babam Süleyman’ın annesi ninem Şifâ hanıma uğrayıp:

«–Süleyman’ı sabah namazında niçin göremedim?» dedi. Kadın:

«–O sabaha kadar namaz kıldı, sonunda da uyku bastırdı ve uyudu» dedi.

Bunun üzerine Ömer (r.a):

«–Sabah namazında cemaatte bulunmam, bana gece boyu kıyamda kalmamdan daha sevimli gelir» dedi.”[9]


[1] Dârekutnî, es-Sünen, Beyrut, ts. (Âlemü’l-kütüb), 2/135, no: 2054.

[2] Bkz. İsmail Lütfi Çakan, “Ebû Hasme el-Ensârî”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ebu-hasme-el-Ensâri (09.05.2023).

[3] İbn Hacer, el-İsâbe, 7/729.

[4] İbn Saʻd, et-Tabakātü’l-kübrâ, 3/290.

[5] Taberânî, el-Muʻcemü’l-kebîr, 24/316.

[6] Kettânî, Hz. Peygamber’in Yönetimi: et-Terâtîbu’l-idâriyye (trc. Ahmet Özel), İstanbul 2003, 1/195, 449.

[7] Taberânî, el-Muʻcemü’l-kebîr, 1/64.

[8] Bkz. Aynur Uraler, “Şifâ binti Abdullah”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sifa-bint-abdullah (09.05.2023).

[9] Muvatta’, Salâtü’l-Cemâa, 5, 7.