Osmanlı’da, gençliğinde, kuvveti yerindeyken, savaş meydanlarında düşmana karşı kılıç sallayarak hizmet eden yeniçeriler, artık sakalına ak düşüp de kılıç sallayacak dermanı kalmadığı zaman, sırtlarında meşin bir su kırbası ve ellerinde kalaylı bir tasla sokak sokak gezer, Kerbelâ’da bir yudum suya hasret giden Hz. Hüseyin (r.a) için su dağıtıp sevap kazanmaya çalışırlar, “Hasaneyn’in (Hz. Hasan ve Hüseyin’in) rûhu için!” derlerdi.
Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’in sevgili torunu Hz. Hüseyin’in yürek dağlayan hâtırası, iştahla içilen her yudum suyun ardından tâzîz edilir ve onun mübârek dudaklarından esirgenen birkaç yudum su, o günden beri dünyanın dört biryanında bütün susayanlara ikrâm edilirdi. (Osmanlı Ansiklopedisi, İst. 1996, İz yay. V, 20)