Cemel Vak’ası öncesinde Hz. Ali’nin Kûfe’de kendilerine taraftar bulma gayretiyle birtakım girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. İşte oraya bu maksatla gönderdiği kişiler arasında Hz. Hasan’ın ismi de geçmektedir.
Hz. Hasan (r.a) Kûfe’de minbere çıkmış ve halka durumun ehemmiyeti hakkında bilgi vererek Hz. Ali’ye destek olmalarını istemiştir.
Hz. Hasan (r.a) bu konuşmasında şöyle hitap etmiştir:
“Ey insanlar! Emîriniz’in davetine icabet edin; kalkın, kardeşlerinizin yanına gidin ve orada durumu görün. Vallahi kalkıp erken davranıp oraya gidecek olanlar hayırlı bir sonuca ulaşacaklardır. Bizim bu davetimize icabet edin. Kendisiyle imtihan edildiğimiz ve sizin de imtihana tabi tutulduğunuz bu durumda bize yardımcı olun. Müminlerin Emîri size şöyle sesleniyor:
«Bu sefere çıkarken zalim veya mazlum olarak geldim. Hakka riayet eden her Allah’ın kuluna şunu hatırlatırım ki eğer mazlum isem bana yardımcı olur, zalim isem gelir, benden hakkını alır. Vallahi Talha ve Zübeyr bana ilk bey’at eden kimselerdi. Böyle olduğu halde ilk defa ihanet eden yine onlar oldu. Ben Müslümanların malına mı el koydum, yoksa Allah’ın hükümlerinden birini mi değiştirdim?»
Onun için kalkınız ve iyiliği emredip insanları kötülükten alıkoyunuz.”
Bu sözler üzerine insanlar Hz. Hasan’ın davetine katılmışlardır.[1]
İlk anda bu talebe kayıtsız görünen halk daha sonra Hucr bin Adî’nin gayretleriyle iştirak etmiş ve 9 bin kişilik bir güç toplanmıştır.[2] Bu güçlerin altı bin iki yüz kişisi karadan, iki bin dört yüz kişisi de nehirden gitmiştir. Hz. Hasan (r.a), bir gün sonra toplanan bu güçle babasının yanına dönmüştür.[3]