Câmiye Girerken ve Çıkarken

Hz. Hüseyin’in kızı Fâtıma (r.a), muhtereme ninesi Fâtımatü’l-Kübrâ (r.a)’dan naklediyor:

“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), mescide girerlerken Muhammed (s.a.v)’e salât u selâmda bulunurlar ve şöyle buyururlardı:

رَبِّ اغْفِرْ لِي ذُنُوبِي، وَافْتَحْ لِي أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ

«Rabbim, günahlarımı mağfiret eyle ve bana rahmetinin kapılarını aç!»

Çıkarlarken de Muhammed (s.a.v)’e salât u selâmda bulunurlar ve şöyle buyururlardı:

رَبِّ اغْفِرْ لِي ذُنُوبِي، وَافْتَحْ لِي أَبْوَابَ فَضْلِكَ

«Rabbim, günahlarımı mağfiret eyle ve bana fazl u ihsânının kapılarını aç!».” (Tirmizî, Salât, 117/314; Ahmed, VI, 282. Bkz. İbn-i Mâce, Mesâcid, 13; )

Bu dua, mescide girmeden evvel de okunabilir, girdikten sonra da. Ama önce okumak daha evlâdır.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz de kendi peygamberliklerine îmân ediyorlardı. Bu sebeple kendilerine salât u selâm ediyor, peygamberlik makâmına tâzimde bulunuyorlardı. Bunun yanında bir de ümmetine nasıl dua edeceklerini öğretiyorlardı.

Camiye girerken rahmet isteniyor, böylece Allah Teâlâ’nın sevabına ve Cennet’ine yaklaşılıyor. Çıkarken de Cenâb-ı Hakk’ın fazl u ihsânı taleb ediliyor. Zîrâ namazdan sonra mü’minler helâl rızık temini ile meşgul olacaklardır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) koşun ve alışverişi bırakın! Eğer bilirseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından (lütfundan) nasibinizi arayın! Allah’ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (el-Cum’a, 9-10)