Hz. EBÛ BEKİR, Hz. ÖMER ve Hz. OSMAN DEVRİ / Hilâfete En Lâyık İnsan Ebû Bekir’dir

Hz. Ebû Bekir t halife olduğunda ayağa kalkıp insanlara hitap etti. Sözüne özür dileyerek başladıktan sonra şöyle devam etti:

“–Vallahi ben hiçbir gün ve hiçbir gece kesinlikle idareciliğe hırslanmadım. Ona rağbet de etmedim! Allah Teâlâ’dan ne gizli ne de açık böyle bir şey istemedim! Lâkin insanların başıboş kaldığı o ortamda bir fitne çıkmasından korktum. İdarecilikte benim için rahat yok ki! Boynuma öyle büyük bir iş yüklendi ki Allah Teâlâ’nın yardımı olmadan benim onu yapacak ne gücüm var ne imkânım! Şu anda benim yerimde idarecilik husûsunda insanların en kuvvetlisinin bulunmasını ne kadar isterdim!”

Muhâcirler Hz. Ebû Bekir’in sözlerini ve özrünü gönülden kabullendiler. Hz. Ali ile Zübeyr v ise şöyle dediler:

“–Biz ancak istişare toplantısında bulunamadığımıza kızdık. Biz de biliyoruz ki Hz. Ebû Bekir t, Rasûlullah r Efendimiz’den sonra bu işe insanların en fazla hak sahibi olanıdır. Zira o Efendimiz’in hicreti esnâsında gizlendiği mağaradaki yegâne arkadaşıdır. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden ikinin ikincisi diye bahsetmiştir. Biz onun şerefini, büyüklüğünü biliyoruz. Rasûlullah r hayattayken ona, imamlığa geçip insanlara namaz kıldırmasını emretmiştir.” (Hâkim, III, 70/4422; Beyhakî, Kübrâ, VIII, 152)

Hz. Ali t Peygamber Efendimiz’in techiz ve tekfiniyle meşgul idi. O karışıklıkta bir fitne çıkmasından korkan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer v da ümmet-i Muhammed’i sakinleştirmek ve büyük fitnelerden korumak için hâlife seçimiyle meşgul oldular. Hz. Ali t bu istişare heyetinde bulunamadığı için biraz alındı, ancak kırgınlığı uzun sürmedi, bir müddet sonra gelip herkesin huzûrunda Hz. Ebû Bekir’e bey’at etti. Hattâ Hâkim’deki rivâyete göre bir gün sonraki umûmî beyʻatta beyʻat etti. (Hâkim, III, 80/4457)

%d bloggers like this: