İlmin Fazîleti

Cenâb-ı Hak (c.c) şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Size «Meclislerde yer açın» denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size «Kalkın» denilince de kalkın ki Allah sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (el-Mücâdele, 11)

İlmin fazileti, âlimin fazîletini hatırlatır. Zor meseleler hep ilmiyle amel eden fazîletli âlimlere sorulur, âlelâde insanlara değil… O hâlde âlimler az bulunan ve çok değerli olan kullardır. Âlimlerin dereceleri, peygamberlerin derecelerinden hemen sonra gelir, onları tâkip eder. Onlar, peygamberlerin vârisleridir. Onlardan aldıkları ilmi insanlara taşır ve câhillerin tahrifinden muhâfaza ederler.

Cenâb-ı Hak (c.c) şöyle buyurur:

“De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Tâhâ, 114)

Yani bana indirdiğin vahyi artır, demektir. Zira vahiy indikçe Efendimiz (s.a.v)’in ilmi artıyordu. Mü’minler de Kur’ân’ı öğrenip anladıkça hakîkî ilimleri artmaya başlayacaktır.

Cenâb-ı Hak, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e, ilimden başka birşeyin ziyâdesi için dua etmesini emretmedi. Sadece ilim için “Allah’ım, artır!” diye dua etmesini emretti. Mûsâ (a.s) da ilmini artırmak için yollara düştü ve sâlih bir kula tâbî oldu, onun peşinden gitmek için âdetâ yalvardı. İlim talebi için meşakkatli yolculuklar yaptı.

Mükellef olan insan üzerine ilk vacip îmândır. En faziletli ve en şerefli iş de odur. İlim ve amel olarak her hayrın başı ve her kemâlin kaynağı yine îmandır. Bu sebeple îmân bölümü önce zikredildi, ilim onu tâkip etti. İlim, îmandan hemen sonra geldi. Zira bundan sonra anlatılacak bütün mevzular ilme bağlı. Hepsi ilmin etrâfında dönüyor. Vahiy ise hepsinden evvel… Îmân, ilim, mârifet ve dîne taalluk eden herşey vahiyden kaynaklanıyor ve o temel üzerinde yükseliyor. Semâdan insanlar üzerine inen en büyük hayır vahiydir.

İşte ilmin vahiy ve îmândan sonra böylesine merkezî ve mühim bir yeri vardır hayatımızda…

İlim, söz ve amelden önce gelir. İnsan, bir şeyi bilmeden onu ne söyleyebilir, ne de yapabilir. Söz ve amelin sahih olabilmesi için ilim şarttır.

İlim, sıralamada önde olduğu gibi şerefte de öndedir. Zira o, kalbin amelidir. Kalp ise en şerefli uzuvdur.

İlim, peygamberlerin mîrâsıdır.

İlim, Cennet yolunun rehberidir. İlim yoluna giren kuluna Allah Teâlâ Cennet’in yolunu kolaylaştırır.

İlim insanı Cehennem’e sürüklenmekten muhâfaza eder.

İlim insana Rabbini tanıtır ve O’ndan korkmayı öğretir. Allah’tan korkan insan ise yanlış yapmaz ve sonunda ebedî saâdete nâil olur.

Gerçek ilim ise bize vahiyle gelen bilgilerdir. Yani Kur’ân ve Sünnet ilmi…

Şimdi ilimle alâkalı bazı meselelere temâs edelim:

%d bloggers like this: