Hz. Ömer (r.a), sert tabiatlı bir insan olmasına rağmen pek mütevâzı idi. Sâde bir hayat yaşar, yamalı elbise giyer, hasır üzerinde yatıp uyur, develeri kendi eliyle kaşağılayıp temizlerdi. Dul, yetim ve fakirlerin evine sırtında su ve yiyecek taşırdı. Halifeliği esnâsında geceleri sokak sokak dolaşır, insanların şikâyetlerini dinler, dertleriyle meşgul olurdu.
Ebû Mahzûre (r.a) onun tevâzuuna dâir şu müşâhadesini nakleder:
“Bir gün Hz. Ömer’in yanında otururken Safvân ibn-i Ümeyye (r.a) bir çanak yemek getirdi. Birkaç kişi onu örtünün altında taşıyorlardı. Getirip Hz. Ömer’in önüne koydular. O da çevresinde bulunan yoksulları, köleleri çağırdı. Hepsi de geldiler ve onunla birlikte yediler. Bu esnâda Ömer (r.a):
“–Allah Teâlâ, köleleriyle birlikte yemek yemekten yüz çeviren kimselere lânet eder!” dedi.
Bunun üzerine Safvân ibn-i Ümeyye (r.a):
“–Vallahi biz onlardan yüz çevirmiyoruz! Ancak onlara kendimizi tercih ediyoruz, çünkü her zaman güzel ve lezzetli yemekler bulamıyoruz ki onlara da yedirelim!” dedi. (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, s. 80/201)