Süleyman ibn-i Ebî Hasme’nin oğlu Ebû Bekir anlatıyor:
Ömer ibnü’l-Hattâb (r.a) babamı sabah namazında göremedi. Evimiz çarşı ile Mescid-i Nebevî’nin arasındaydı. Ömer (r.a) çarşıya giderken babaanneme rastladı ve ona:
“–Süleyman’ı sabah namazında göremedim?!” deyince kadıncağız:
“–Gece uzun zaman namaz kıldı, onun için uyuya kaldı, sabah câmiye gidemedi” dedi.
Bunun üzerine Ömer (r.a):
“–Sabah namazı için cemaate gitmek, benim nazarımda bütün gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır” dedi. (Muvatta’, Salatü’l-Cemaa, 7)
Yine bir gün Ömer (r.a) namaz için câmiye gelmişti. İnsanlara doğru dönüp müezzine ezân okumasını emretti ve ayağa kalkarak:
“–Namazımız için kimseyi beklemeyiz” dedi.
Namazı edâ edince de cemaate yönelerek şunları söyledi:
“–Bir takım insanlara ne oluyor ki cemaatten geri kalıyorlar, böylece başkalarının da geri kalmasına sebep oluyorlar. Vallahi içimden şöyle geçiyor: Onlara adam göndereyim, boyunlarından yakalanarak getirilsinler ve onlara «Namaza iştirak edin!» denilsin.” (Abdürrazzak, I, 519)