Ehl-i Beyt’in Annelerimize Bakışı

Kadı Ebu’s-Sâib (r.a) şöyle anlatır:

“Bir gün Teberistan’da Hasan b. Zeyd ed-Dâî[1] Hazretleri’nin huzûrundaydım. Kendisi yünden elbise giyer, mâruf’u emreder, münkerden nehyeder ve her sene Medînetü’s-Selâm’a (Bağdâd’a) yirmi bin dînar gönderir, bu paralar ashâb-ı kirâmın küçük çocuklarına dağıtılırdı.

Yanında bir kimse vardı. Hz. Âişe (r.a) vâlidemiz hakkında kötü sözler söyledi. Hasan b. Zeyd (r.a) hizmetçisine:

‘‒Oğlum, şunun boynunu vur’ dedi.

Oradaki Hz. Ali neslinden gelenler:

‘‒Bu bizim taraftarlarımızdandır’ dediler.

Hasan b. Zeyd (r.a):

‘‒Bundan Allah’a sığınırım. Bu adam Peygamber Efendimiz’e taʻnetti. Cenâb-ı Hak “Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır”[2] buyuruyor. Eğer Hz. Âişe (r.a) onun dediği gibi kötü ise Peygamber Efendimiz’in de kötü olması lâzım. Hâşâ! O adam kâfirdir, boynunu vurun!’ dedi ve ben oradayken boynunu vurdular.”[3]

{

Hz. Hasan’ın torunu ve Abbâsîler’in de Medine valilerinden olan Hasan b. Zeyd’in kardeşi Muhammed’in yanına Irak’tan bir adam gelmişti. Adam Hz. Âişe vâlidemiz hakkında kötü konuştu. Muhammed (r.a) kalkıp eline bir direk aldı ve adamın beynine vurarak onu öldürdü. Yanındakiler:

“‒Bu adam bizim taraftarlarımızdan ve dostlarımızdandı” dediler.

Muhammed (r.a):

“‒O benim en muhterem cedd-i mübârekime -hâşa- deyyus dedi. Kim ceddime böyle hakaret ederse ölümü hakeder, bu sebeple ben de onu öldürdüm” dedi.[4]

Hz. Âişe vâlidemiz istemediği hâlde Hz. Ali ile karşı karşıya gelmiş ve fitnecilerin savaş ateşini yakmalarıyla da kendini Cemel harbinin içinde bulmuştu. Bu sebeple bazı insanlar gûyâ Âişe validemize hakaret ederek Hz. Ali nesline yaranmak istiyorlardı. Ancak onların hâdiseye bakışı farklıydı.


[1] Hz. Ali el-Murtezâ’nın neslinden olup Taberistan’daki Alavîler Zeydî Hânedanlığı’nın kurucusudur. Deylem-Taberistan-Gürgan bölgesi ve Türkistan’da ed-Dâî Kebîr Hâlife – İmâm bil’Hâkk nâmıyla meşhur olmuştur. 6 Ocak 884’te vefât etmiştir.

[2] en-Nûr 24/26.

[3] Ebü’l-Kāsım Hibetullāh b. el-Hasen Lâlekâî, Şerhu Usûli iʻtikādi ehli’s-sünne ve’l-cemâʻa, thk. Ahmed b. Saʻd b. Hamdân el-Gāmidî (Riyad: Dâru Taybe, 1423), 7/1345, no: 2402; Mollahâtır, Mekânetü’s-sahâbe, s. 1173-1174.

[4] Lâlekâî, Usûli iʻtikādi ehli’s-sünne, 7/1346, no: 2403; Mollahâtır, Mekânetü’s-sahâbe, s. 1174.