Peygamber Efendimiz’in hanımı Âişe (r.a) oruçlu iken bir yoksul gelip kendisinden birşeyler istedi. Âişe vâlidemizin evinde bir somundan başka bir şey yoktu. Hizmetçisine:
“−Ekmeği ona ver” buyurdu. Hizmetçi:
“−Efendim, akşam iftar edeceğiniz başka birşey yok!” dedi.
Hz. Âişe vâlidemiz:
“−Sen ekmeği ona ver” buyurdu.
Hizmetçi hâdisenin devamını şöyle anlatıyor:
Hz. Âişe’nin emri üzerine ekmeği o fakire verdim. Akşam olunca birisi bize pişmiş koyun küreği gönderdi. Hz. Âişe (r.a) beni çağırdı ve:
“−Buyur ye, bu senin ekmeğinden daha iyidir” dedi.[1]
İftar edeceği son ekmeği fakire vermek Peygamber Efendimiz’in infak anlayışını hayatına tatbik etmek demektir. Ama bunu herkesten bekleyemeyiz. Bunu ancak ulvî ruhlar yapabilir. Diğer insanlar önce kendi ihtiyaçlarını karşılar, fazlasını infak ederler.
[1] Muvatta’, “Sadaka”, 5.