Hz. Âişe: Allah Takdir Etmişse Gerçekleştirir

Hz. Âişe (r.a) Allah katındaki makamının yüceliği ve Peygamber Efendimiz’e sadakati sebebiyle Âişe-i Sıddîka diye anılır. Kendisine Halîletü Rasûlilléh, Habîbetü Rasûlilléh de denir. Babası Hz. Ebû Bekir (r.a), annesi Ümmü Rûmân binti Âmir’dir. Nübüvvetin 4. yılında (m. 614) Mekke’de doğduğu kanaati ağırlıklıdır. Nesebi, anne ve babası tarafından Hz. Peygamber’in soyu ile birleşmektedir. İlmiyle temayüz etmiş, 2210 hadis rivayet etmiş ve pekçok fetvalar vermiştir. Rasûlullah (s.a.v) Hz. Hatîce’den sonra en çok onu severdi. Ona Ayşe, Uveyş, Âiş ve yüzünün pembemsi rengi sebebiyle Hümeyrâ diye hitap ederdi.

Umûmiyetle kabilelerinin önde gelen sîmâlarının kızları olan Ümmehât-ı Mü’minîn kendi âilelerinin yanında daha müreffeh bir hayat yaşarken Allah’ı, Rasûlü’nü ve âhireti tercih ederek Efendimiz’in yanında sade bir hayata râzı olmuşlardır. Meselâ Teym oğullarının büyüğü ve önde gelen ticâret adamlarından biri olan Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Âişe’nin odasında eşya olarak sadece bir hasır bulunuyordu.

Çocuğu olmayan Hz. Âişe (r.a) Allah Rasûlü’nün vefatından sonra kendisini tamamen ibadete, ilme ve eğitim faaliyetlerine verdi. Bayram günleri dışında günlerinin çoğunu oruçla geçirirdi. Emniyet eksikliği olan birkaç yıl hâriç her yıl hacca gitti. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) “Siz kadınların cihâdı hacdır” buyurmuşlardı.[1]

Hz. Âişe (r.a) Peygamber Efendimiz’den çokça ilim tahsil ederek büyük bir âlime olmuştu.

Ebû Mûsâ el-Eşʻarî şöyle der:

“Biz Rasûlullah’ın ashâbına herhangi bir hadisle ilgi bir müşkil ârız olup da Hz. Âişe’ye sorduğumuzda mutlaka onun yanında bu hadisle ilgili bir bilgi bulurduk.”[2]

İbn Şihâb ez-Zührî: “Eğer zamanının bütün âlimlerinin ve Hz. Peygamber’in diğer eşlerinin ilmi bir araya toplansa Hz. Âişe’nin ilmi yine de ağır basardı” demiştir.[3]

Mûsâ b. Talha (r.a): “Hz. Âişe’den daha fasih konuşan kimse görmedim” demiştir.[4]

İslâm’ın öğrenilip yaşanmasında Hz. Âişe’nin çok büyük hizmetleri olmuştur. O, yalnızca sözlü sorulara değil aynı zamanda muhtelif şehir ve bölgelerde yaşayan müslümanların mektupla sordukları yazılı sorulara da cevaplar verirdi. Böylece hadislerin ve bazı fıkhî meselelerin yazılmasına öncülük etmiş oldu. 65 veya 66 yaşındayken 17 Ramazan 58 / 14 Temmuz 678’te Çarşamba gecesi vefat edip Cennetü’l-Bakīʻe defnedildi.[5]

֎

Rasûlullah (s.a.v) bir gün Hz. Âişe validemize şöyle demiştir:

“Evlenmeden önce sen bana rüyamda iki kere gösterildin. Melek seni ipek bir kumaş içinde getirip ‘Bu senin hanımın olacak’ dedi ve yüzünden örtüyü açtı. Baktım o sendin. Kendi kendime:

‘Eğer bu rüya Allah katından ise onu gerçekleştirir’ dedim.”[6]

Bu hadîs-i şerîfin yanında Ahzâb sûresindeki Efendimiz’in âile hayatıyla ilgili âyetleri de düşündüğümüzde Allah Rasûlü’nün âile hayatının tamamen Allah teâlâ’nın emir ve tâlimâtlarıyla şekillendiğini görürüz. Allah teâlâ Peygamber Efendimiz’in kimlerle, ne zaman ve ne kadar evlenebileceğini hep kendisi tayin etmiş, Rasûlullah (s.a.v) kendi arzusuna göre hareket etmemiştir.


[1] Buhârî, “Cihâd”, 62.

[2] Muḥammed b. ʿÎsâ b. S̱evre b. Mûsa b. ed-Ḍaḥḥâk et-Tirmizî, el-Câmiʿu’l-kebîr (Sünenü’t-Tirmizî, thk. Beşşâr ʿAvvâd Maʿrûf (Beyrut: Dâru’l-Ġarbi’l-İslâmî, 1998), “Menâkıb”, 63.

[3] TİA, “Âişe”, Temel İslam Ansiklopedisi, 1/188.

[4] Tirmizî, “Menâkıb”, 63.

[5] Bkz. TİA, “Âişe”, Temel İslam Ansiklopedisi, 1/184-190.

[6] Buhârî, “Nikâh”, 36, “Taʻbîr”, 21; Müslim, “Fedâilü’s-Sahâbe”, 79.