Cüveyriye (r.a): Kavmi İçin En Hayırlı Kadın

Cüveyriye binti Hâris b. Dırâr b. Habîb (r.a) 607 yılında doğdu, babası Huzâa kabilesinin Mustalik oğulları kolunun reisi idi. Daha önce amcaoğlu Mesâmiʻ b. Saffân el-Mustalikî ile evli idi. Çok hayırsever olan Cüveyriye (r.a) açları doyurur, yoksullara yardım ederdi. Aynı zamanda takvası ile meşhurdu, çok namaz kılar, oruç tutar ve zikirle meşgul olurdu. Hicrî 50. senenin Rebîulevvel’inde vefat etmiş, Efendimiz’den 7 hadis rivayet etmiştir.[1]

Cüveyriye (r.a) Benî Mustalik gazvesinde esir alınmış, ganimetler taksim edilirken Sâbit b. Kays’ın hissesine düşmüş ve onunla mükâtebe yapmış yani belli bir meblağı ödeyip hür olmak üzere anlaşmıştı. Medîne’ye gelince hürriyete kavuşabilmesi için lâzım olan ücret konusunda yardım talep etmek üzere Allah Rasûlü’e geldi. Rasûlullah (s.a.v) ona gerekli yardımı yaptıktan sonra evlilik teklifinde bulundu. O da bunu büyük bir memnuniyetle kabul etti. Bu evlilik sebebiyle Müstalikoğulları kabilesinden yedi yüz kadar harp esiri karşılıksız olarak âzâd edildi ve bundan dolayı yüzlerce kişi de müslüman oldu. Rasûlullah (s.a.v) o kabileden biriyle evlenince müslümanlar da “Artık bunlar Allah Rasûlü’nün akrabalarıdır” diyerek ellerindeki esirleri serbest bıraktılar. Hz. Âişe (r.a) bu hâdiseye işâretle:

“Kavmi için Cüveyriye’den daha hayırlı ve bereketler getiren başka bir kadın görmedik, onun sebebiyle Benî Mustalik’ten yüz hâne halkı âzâd olundu” demiştir.[2]

Durumdan haberdâr olmayan babası Hâris, kızının fidyesi olan develeri alarak Medîne’ye doğru yola çıktı. Akîk mevkiine gelince develere baktı, içlerinden ikisi çok hoşuna gitti. Onları Akîk vâdilerinin birine sakladı ve Peygamber Efendimiz’e gelip:

“–Ey Muhammed, kızımı esir aldınız, işte şunlar onun fidyesi” dedi.

Rasûlullah (s.a.v):

“–Akîk’te falan vâdiye sakladığın iki deve nerede?” diye sordu. Hâris derhal:

“–Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enneke rasûlullah. Vallâhi bunu Allah’tan başka kimse bilmiyordu” dedi.

Hâris ile birlikte iki oğlu ve kavminden bazı insanlar da müslüman oldular. Hemen birini göndererek sakladığı iki deveyi getirtip Peygamber Efendimiz’e verdi.[3]

Peygamber Efendimiz’in evlilik sebeplerinin en mühimlerinden biri bu idi. Bir kabile ile akrabalık kurarak onların İslâm’a girmesini sağlamak. Zira Arap kabilelerinde asabiyet ve kabilecilik çok güçlü olduğu için herhangi bir şekilde bağlantı kurdukları kimseyle aynı safta olur ve onu dâimâ desteklerlerdi.


[1] Muhibbuddîn et-Taberî, es-Simtu’s-semîn, s. 197; TİA, “Cüveyriye bint Hâris”, 2/125-127.

[2] Ebû Dâvûd, “Itk”, 2/3931.

[3] İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, 2/646.